01:18

Sabah alışkanlığı, gözlerimi sekizi on geçe açınca başımın hafif ağrısına yenik düşerek uyumaya devam ettim.
Saat ikiye yaklaştığında açıkan karnımın uğultuları, ani bir reaksiyon göstermeye başladığında kahvaltıya başladım.
Eminim ki bir şeyler yemek hem mideme hemde sızlayan başıma iyi gelecekti.
Kahvaltı esnasında Kardeş Payının yeni bölümünü bipsiz izlemek ayrı bir keyifti.
Yani herşey normaldi. Sızlayan başımdan fazla.

Dağa doğru yol alan kirli tepelerini sindirmek amacıyla iki makina çamaşır yıkadım. Bu esnada kitap okuma çabam yuvalarından fırlamaya çalışan gözlerim tarafından engellendi.

Uyumaya çalıştım ve uyudum da. Daha çokta uyuyabilirdim. Bir yanım beni uykuya çekiyordu.
Direndim. Açılırım diye düşünerek dışarıya çıktım.
Saat altıyı on geçiyor. Hava güzel. Üstümdeki mont sıkıyor. Başımda yine ağrı. Yemekbyedkkten sonra eve dönerken birkaç bira alıyorum.
Mezarına Tüküreceğim 2. Filmi izlerken ismi ile bağlantı kurmaya çalışmıyorum.
İkinci bira bitiyor.
Baş ağrım hala yerinde. Şakaklarım arası bilinçli bir baskı uygulanıyor sanki.
Uyumak için tekrar yatıyorum.
Şu saat. Oda iyice kararınca uykunun eşik arasından bir ses duyuyorum.
Tanıdık değil. Bir tıkırtı. Hatta tıkırtılar. Çok yakında biraz da uzak.
Elbette her şeyin mantıklı bir açıklaması vardır.
Burası Beşiktaş. Evlerin dip dibe olduğu yer.


Yorumlar

Siz ne düşünüyorsunuz?