(:) 1 (tesadüf)

Bu hikayeyi bitirmek için yazıyorum. Başlayıp bitirebildiğim bir hikayem olsun diye. Sürekli yarım bıraktığım hikayeler, sokağa attığım çocuklarım gibi vicdan azabından başka bir şey değil. Bu hikaye bitirilmek için. Sırf kendime inat. Hayallerime, düşüncelerime, kaçışlarıma… Hangi yalanlarla üstünü örttüm hepsinin bilmiyorum. Şimdi aklım iyice karışmaya başlamışken, ayırt edemiyorken tendeki terin süzülüşünü ve göremiyorken akan suyun şiddetini. Hissettiklerim sadece bir yanılsama… Biliyorum, başlangıçlar kadar zor yapıyorum sonları. Hatta yapamıyorum bile.

İstanbul’un en güzel günlerinden biri olmalıydı. Hava buz kesmiş, burnum soğuktan kızarmış. Kulaklarım yerlerinde amaçsız. Sanki yüzüm içinin doldurulmasını bekleyen, bir kalıp. O kadar sert o kadar acı verici. Kış günlerini seviyorum her ne kadar ıslanmayı sevmesemde. Şehir daha boş, daha yaşanır ve insanlar olmadığı taktirde daha sevimli.

Kışın griye çalan tonlarında pencere kenarından çıplak kalmış ağaçların savruluşunu izlemek, gök yüzünden süzülen karın daya yere ulaşır ulaşmaz, erimesine tanık olmak, içime dolan sevincin tarifini anlamsız hale getiriyordu. Aslında doğayı bu kadar sevdiğimi bilmiyordum. Tamam fazla kağıt kullanımından kaçar, çözünemeyen çöpler için özenli davranırdım ama bu kadarını açıkçası kendimden beklemiyordum.

Gökyüzü kararmaya başlamış, dünyanın kendi etrafında dönüşü son bulmuştu. Basit bir bilgi olmasına rağmen tekrar etmeden geçemedim. Sanıyorum artık ilk okulda da bunu öğretmiyorlar. Bizim zamanımızdan bu yana çok şey değişti. Aslında değişmedi. Sadece  o zaman hayallerimiz daha büyüktü. Şimdi ise insanlar kurulu hayaller içerisinde yaşamaya alışmış, tek düze bir hayat sürüyor. İnsanlar için artık olağan dışı bir şey yok. Bu cümlelerimden etkilenerek çok yaşlı olduğumu düşünmeyin, sadece öyle olduğumu hissediyorum o kadar.

Bazen hayaller kurarım. Düşüncelerin ışığında, çoğu sıradan düşüncelerdir bunların. Bir çok insan bunların işe yaramaz, düşünceler olduğunu belirtse de ben onlara katıldığımı söyleyemem. İnsan beyni bir deniz ise, sizde onda yüzen fikirler arasından fikir seçmelisiniz. Bu seçim ise o gereksiz düşünce havuzunda yer alan, bir saman alevi gibi parlayan düşüncelerdir. Aksi takdirde fikri yakalayıp üstüne gidemezsiniz.

Yıllar önce hayatın tesadüflerden ibaret olmadığını düşünürdüm. Tesadüf diye bir şey yoktur, tesadüfler aslında hazırlanan düzeneklerdir. Daha sonra bu düzeneklerin kim tarafından kurulduğunu düşünmeye başladım. Elbette, aşık olduğum kızı sürekli yolda görmem tesadüf değildi. Çünkü, onun her gün geçeceği yolu yol olarak belirlemiştim kendime. Peki onu ilk kez görmem bir tesadüf müydü? Hayır aslında bu da bir tesadüf değildi. Çünkü ikimizde bir ama için aynı noktaya gelmiştik. İkimizin aynı noktada buluşması bir tesadüf müydü? Hayır, karşılaşan bir kişi karşılaştığı kişi / şey her ne ise onu fark ettiğinde tesadüf oluyor. Benim için bir tesadüftü, ancak o beni fark edemediği için, onun için hiç bir anlamı yoktu.

Sanıyorum hikayenin konusunu anlamışsınızdır. Bu yüzden, bu yazıyı bir hikaye olarak nitelendirmiyorum.


Yorumlar

Siz ne düşünüyorsunuz?