13 kasım. belirsizliklerin arttığı gün. gökyüzü karanlık. bir ürperti içimde dolanan. acılar, hayaller… onları duyabiliyorum. bütün olanlardan haberim var. ve bu beni yalnızlığa itmekten başka bir işe yaramıyor. bir gün benim farkıma varıp hayatıma son vereceklerini biliyorum. burak, “aslında senin farkındalar ama çizgiyi aşmadığın için hala yaşıyorsun” demişti bana pis pis gülerek. bana gerçekten inanıyor muydu, yoksa dalga mı geçiyordu emin değilim.
hava gittikçe soğuyordu. ne zaman yağmur yağsa onların ter kokularını alıyordum ve şimdi yağmur mevsimiydi. nefesleri dondurmak için esiyordu sanki ve usul usul kış geliyordu…

13 kasım. hiç birşeyden emin değilim. bildiklerim sadece yansımalardan ibaret ve net değil. hayal mi görüyorum? gökyüzü iki parça… ahtapot elleri… ve bir çığlık. yükselen insanlar, bir vaiz… herşey paramparça… görüntüler, gürültüler, bütün insanlar… ve işte şimdi hep bir ağızdan robotlaşmışlar…

ilk yarık… ahtapotun kollarına… kaynayan yılanların ortasına…