“bu günlerde insanların aklına takılan bir çok soru var? zaten düşnen insan diye tabir ettiğimiz kesim bu soruların binlerce yıldır cevabını aramıştır. geçmişe baktığımızda aristo, foucauld, voltaire ve üzerine yazabileceğim yüzlerce isim aslında insan olmanın özünü araştırmış bir nebzede olsun insanlığın kökenini ait olduğu tabanı anlamaya çalışmıştır. tabi ki son geçmişte insanları bir araya toplamak için ilan edilmiş olan dinler felsefi düşüncenin boyutunu bir düşman olarak görmüş, olasada var olan dinlen aslında felsefenin tanımlamasından farklı değildi. günümüze gelene kadar varolan tanrı tanımlamaları her zaman için elle tutulmaz gözle görülmez olmuş olup, o dönemki insanların hayal çerçevesinde gelişmekteydi. bliyoruz ki sürekli gelişmekte olan insanoğlu evrimini hiç bir zaman tamamlamamış şu anda bile sürekli bu evrim çerçevesi üzerinde gelişmekte. evrim tamamlanmış değildir. bu zaman kadar kendini gizleyip kendini ruhani bir boyutta muhafaza edip ortalarda gözükmeyen bir tanrının insanın tanrılaşma içersindeki eyiliminde, kendini görünür kılması çokta yadırganacak bir iş değil.
bu durumda evrim sonucu mükemmelleşen insanın karşısına çıkan tanrının görünümü bir yaratıktan farklı mı olmalıdır? sorusu aklınıza yer edebilir. peki mükemmellik hangi değer yargılarıyla nitelendirilmeli?”
—
yazar:
Siz ne düşünüyorsunuz?