Akşam saatlerine doğru yağış kendini daha da arttırmıştı. Görüş mesafesi bir hayli düşmüş, hızla ilerleyen arabanın camına çarpan karla karışık yağmur (benim düşünceme göre kar olmaya çabalayan yağmur) arabanın sileceklerinden daha hızlı davranıyordu. Tabi bu arada şu zor trafik şartlarına rağmen hızla bizi sollayan arabaların ardında bıraktığı kirli su da sileceklerin bu kadar etkisiz olmasına nedendi. Bir kaç kez üzeri kar ve buz kaplı tırların üzerinden bize doğra gelen buz parçaları dışında kaza tehlikesi atlatmamıştık. Önce onları cam sanmış daha sonra ise buz olduğuna kanaat getirmiştir. Tırı solladığımızda cam ile alakasız olduğunu görmüştük. Her şeye rağmen iyi bir yolculuktu.
Yaklaşık iki kilometre sonra ana yoldan ayrılmamız gerektiğini söyledi GPS bize. Sağa geçerek hızımızı biraz daha düşürdük. Görüş mesafesi iyice düşmüştü. Artık gözlerimiz ve beynimizden çok GPS yönlendiriyordu bizi. Alet “Dön” dediği anda döndük. Arabanın ön tamponunun yere çarptığını hissettik, hafif bir sarsıntıdan sonra yola devam ettik. Aslında ikimiz de tamponun durumunu merak ediyorduk. Ancak şu havada ikimizde dışarıya çıkıp tamponu kontrol etme cesaretini bulamadık kendimizde çünkü hava çok soğuktu. Yaklaşık bir kilometre ilerledik. Yol hafif sarsıntılı bir şekilde devam ediyordu. Asfalt olduğunu düşündüğümüz yol toprak çıkmıştı. Aslında mükemmel bir gündü. Önümüzü bile göremeyeceğimiz bir tipi, toprak bir yol… kaza yapmadan eve dönebilirsek kesinlikle bu büyük bir başarı olacaktı bizim için…
Siz ne düşünüyorsunuz?