Ver:1
Bak, güneş yine kızıllaşmış bulutların ardından ekşi haliyle, doğuyor güne. Pekmez gibi. Ağzım değil gözlerim buruşturduğum. Aslında dünya hiç dönüyormuş gibi görünmüyor. Belki benim başım dönüyor. Damarlarımdaki alkolün son damlalarının da silindiği günler. Gözlerim her yeri bulanık görüyor. Yarasalar gibiyim. Gözlerimi açtıkça aydınlanan hayat bir ur gibi yayılıyor beynimde. İnce bir çığlık.
Martıları severdim.
Çığlık yönümü kaybettirdi. Yarasaları yakalamak için müziğin sesini sonuna kadar açardım. Ve onlarda karanlıkta, gözlerimi oymaya çalışarak, intikam almaya çalışırlardı benden. Denize atılmış bir ağdı, beynimdeki büyün damarlar, çekiliyordu yavaş yavaş.
Kes şunu!
Büyük bir çığlık. İki koltuk arasında ellerim iki yana 182,5 derece açık. TRT sanatçıları gibiyim. “Bu akşam bütün…” ellerini ritmik salla! Sokakta salınan köpeğin kuyruğu gibi.
Damarlarımdaki alkolün son günü. Hava açık. Beynim doğum sancıları çekiyor lodosta. Bu güzel değil! Susturun her şeyi! Nasılda büyüyor karıncaların ayak sesleri! Bir, iki, üç, dört,bek, altı, yedi, sekiz, dokuz, aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa!, on iki, on üç, on dört, keeeeeeeeeeeeeeeesssssssssssssssssssssssssssssssss!, on yedi, on sekiz, on dokuz…
KES SAYI SAYMAYA GELMEDİN BURAYA! Bunu kim söyledi. Düşünüyorum da kulağıma sesi gelen az ilerideki otobandaki, fahişe gibisin. Dudaklarına küçük ısırıklar atıyorum, az pişmiş kanlı dalağı yerken dudağıma bulaşan kanı yalar gibi, dudağını kanattıktan sonra yalıyorum, limonu yerken gibi ekşitiyorum ağzımı. Gözlerime güneş vurmuyor…. Üç gündür bulanık görüyorum etrafı! Göz kapaklarım sisi bindirmiş etrafına. Gitardan kopan tel suratımın ortasında patlamış gibi acı çekiyorum. Bu gün beşinci gün. Ara sıra ağlar toplanıyor. Ne olduğunu öğrenmek ister misin? Aslında hiçbir şey. Azılı bir baş ağrısı zevkli bir mastürbasyon sonunda, soluk soluğayken geçer. Ama elim yatırıldığı yerden kalkmıyor.
Bu gün uyanmasam…
Kim dediydi bilmiyorum ama biliyorum “Ben istersem sadece son olur.” ve ben yaşamayı istiyorum… Gecenin korkunç karanlığı düştüğünde ve el yazımı tekrar okuduğumda “secenin” kelimesine anlam yükleyemediğimde ayrıca gözlerimin altında stoklanan uyku yumrularını bir iğne yardımıyla patlatıp, sürekli hayalini kurduğum kadının üzerine uzanarak, her gecenin sonunda defalarca acı çekmek yerine mahkum olduğum zevklere sığınmak…
Sadece bir gerçek! Bu gün uyanmasam! Osurarak ısıttığım yatağımdan hiç çıkmasam. Şimdi biliyorum, yorgan hareket ettiğinde yorganın altına bir yılan gibi süzülecek hava akımı, bir yandan karnımı ağrıtıp kakamı getirecek, bir yandan da depolamaya çalıştığım doğal gazı dışarıya salacak. Hayır kendi osuruğumdan tiksinmiyorum. Onlarca parfümü boca ederken üzerine insanlar, kendilerinden ne kadar nefret ettiklerini düşünüyorum…
Bu gün yataktan çıkmam. Zaten akşam olacak birazdan. Ve midem o kadar ısı kaynağı üretti ki benim için bu gün… Dışarısı soğuk. Tek bir sigara. Dumanı süzülürken üzerimde, kendimi suda yüzen bir gemi gibi hissederken ve önümdeki yükseklikte insanlar aşklarını anlatırken… Zaten aşklara da bu yakışırdı.
Derin bir fırtına esecek birazdan.
Çakmağın gazı bitmiş.
Ve tarihi an…
Bu anı not almalıyım:
Deneme 1
Saat: 06.13
Tarih:24.10.02
Pozisyon: Bacaklarım dizlerimden kırık. Ayaklarım her gün büyüyüp serpilmekte olan kıçımın yanında. Alt iki kaburgamı zorlamasına rağmen ağzımda sigara öne doğru eğiliyorum. Hayır dur hareketlenme! Amacım sen değilsin!
Uygulama: Saattim tam 06:13:29. bağırsaklarımda sinsi sinsi dolanan gaz birikintisini, patlak bir futbol topu gibi yavaş yavaş bırakıyorum. Her şey hala normal. Ta ki çakmağın manyetosunu ateşleyene kadar. Büyük bir patlama! Güzelim kirpiklerimden koku yayılıyor. Korkudan içimdeki bütün gaz aniden fırlayıveriyor dışarı.
Sonuç: Deneme bir ve mutlak başarısızlık. Yanmaya başlayan sigaramla yakıyorum çakmağımı…
– İnsanların en büyük sorunu ne biliyor musun, kendi hatalarını hep başkalarında aramak. Şu anda şu odada yalnızsın, kendi hatalarını kendine itiraf ediyorsun. Ya bir başkası olsa yanında yada birkaç kişi. En basidi osurdun. Biliyorum bunu başkasına atıp kendini küçük düşürmemek için “yapanda ayıp etmiş” der gibi bakacaksın etrafa…
He he ben osurdum be kokuttum. Hatta biraz daha zorlasaydım soğutulmayı bekleyen bir kakao çıkacaktı ortaya. Sen sıcak seversen bilmem. Ha ha sanki işediğim bardağı hiç bira diye içirmedim mi size?
– Zeki olduğunu sanıyorsun değil mi?
– Sanmıyorum öyleyim. Sarhoş taklidi yapardım iki-üç duble içince. Bu şekilde önünde utangaçlık ve duygusallık duvarı örmüş çok kızın üstünde debelenebildim. Sabah kalk, veya ertesi gün. Çok düşünceli ve duygusal bir erkeğim. Salaklar! Buna seninde çok yardımın oldu.
– Ne gibi?
– Dinle…
Ertesi gün:
– Ah kusura bakma, dün çok içmişin aman başım ne oldu ne bitti hatırlamıyorum bile. Sen burada mıydın?… Ay sana da çok çektirmişim sanırım… Kusura bakma.
– Beliydi halinden zaten o kadar alkollü olmasaydın kesinlikle bitmiştin sen.
– Yapma ya çok kötü şeyler mi yaptım? (Gece niye sesin çıkmadı?) vallahi hiç hatırlamıyorum. Ne mesela kahretsin hiçbir şey hatırlamıyorum…
– Önemli değil dedim sana. alkollüydün zaten boş ver hatırlama…
– Ya inan hatırlamıyorum kusura bakma…
– Tamam dedim kes artık, bak şimdi kızıyorum…
– Tamam tamam, hatırlamıyorum ama yinede HERŞEY için ÜZGÜNÜM…
Siz ne düşünüyorsunuz?