Bu satıra direkt saçmalamak için başlıyorum. Aklımda belirlediğim bir konu yok. Tabi konu olmayınca yazının nereye gideceği, ne zaman biteceği hiç belli olmuyor. Ne yalan söyleyeyim bende yazının gidişatı hakkında en ufak bir fikre sahip değilim. Hatta şunları yazarken bir yandan da ne yazsam, yazının şeklini nereye çevirsem diye düşünüyorum. Şimdi okuyucu diyecektir Türkiye gibi bir ülkede yazacak şey mi yok diye. Aslında doğru da söyler. Ancak öyle köşe yazısıymış gibi, zorunluluktan yazmayı pek haz etmiyorum ben.

Havalar son dönemlerde çok güzel ilerliyor. Tabi havanın birden bire dönüşü, yalama olmuş bedenimi daha bir cıvık hale getiriyor. Ne yapacağımı bilmiyorum. Sağ gözümdeki yüzde onluk görme kaybı, stres yüzündenmiş. Stres yaptığım şey ne ki? Tamam her şeyi sıkıntı haline getirip stres yapıyorum ama gözü bu konuma getirecek olay nedir bulamadım hala. Sanıyorum bir sıkıntı, streste bunu arama sebebinden gelecek. Saldım çayıra mevlam kayıra…

Özel şeyleri burada yazmak lazım mı? Bunlar ne kadar özel. Yada blog günlük kadar özel midir? Blog günlük müdür? Yok aslında çok kişisel yazdığımı düşünmüyorum. Başkalarına baktığımda hatta ben hiç kişisel değilim, ne giydiğim, ne içtiğim, ne yaptığım, kimle ne yaptığımı yazmıyorum bile. Ondan mıdır, artmayan takipçi listesi. Ya sitem midir yoksa bu? Hayır canım ne sitemi. Cinsiyet faktörü burada apaçık ortada. Of neyse…

Şimdi yazının devamı nasıl olmalı. Malum, seçimde yaklaşıyor. Şu seçimler zaten kuru gürültüden başka bir şey değil. Sanki ben dışarıda dolanan arabaları görmesem kime oy vereceğimi bilmiyorum. Cidden bilmiyorum ya seçmen kütüğü başka yer, oturduğum başka yer. Çalıştığım yerler başka başka. Kim nereden aday birbirine girmiş durumda. Allah sonumu hayrede. Bir araştırma yapayım en iyisi…

Şimdi bitireyim o zaman… aklımda daha fazla bir şey yok…