Koca bir senenin yarısını beklemek sadece bu gün için bu kadar koyar insana. Küçücük iki mesaja sığdırılmış hayatı hakkında hiçbir fikri olmayan kelimeler gibi. Bu akşam olmalıydı, bu akşam beklemekten daha güzel olmalıydı. Bu akşam sadece olmalıydı. Ve biliyorum koca bir senede bekleyerek geçmeyecek belki, senin kaçıramayak geçiremeyeceğin gibi.
Uzakta olmanın hüznünü yaşarken, asıl uzaklığın yaklaşmaya başlayınca başlaması, ertelenen soruların aslında gün ışığına çıkıp, vücuduma çarptığında ısıtamayacak güneşin aydınlığında gerçeklere olan sadakatin aslında, onlardan kaynaklanan bir yalan olması asıl kemiren beni. Aslında beklemek sorun değil asıl sorun bilinçsiz ve şuursuz beklemek.
Gün geldiğinde beklediğini unutmak tıpkı ölümü unutur gibi.
Bu gece son, belki her şey belki hiçbir şey için. Ve sadece bir otobüs mesafeleri yakın kılarken bir insanı bu kadar uzaklaştırabilir hayattan. Ve aslında ne olduğunu bilmediği bir hayal üzerine. Sonuçta hayal bir bardak suya gerek kalmadan kendini bitirdi için için kemirmeye başladı. Bu son oldu ve sonlar sürekli yazıldı.
Doğrular ne? -Sadece soru işaretleri. -Bunlar kesin yargı bildirir mi?
Bu mesaj niye yazıldı? Çünkü yazılmalıydı. Belki bunu üzerine bir şey söylenmeyecek bir şey yazılmayacak. Belki de hemen bunun akabinde derin sohbetlere soyunulacak. Ama en iyi gidiş bu şekilde olandır: Küçük bir hoş çakalı göğsünü gere gere söyleyerek.
Hoşça kal!
Kendine iyi bak! Görüşmek umuduyla!
<p style="color: rgb(102, 102, 102);" class="MsoNormal"><span style="font-size:85%;">Ve küçük bir alıntıyla bitirmek.<o:p></o:p></span></p><p style="color: rgb(102, 102, 102);" class="MsoNormal"><span style="font-size:85%;">
Herkes biliyordu oysa bu hikaye burada bitmezdi, belki; iki kelimenin birleştiği ve yazarının “son” yazdığı yerde. Ama olmadı kelimeler devam edip öykü yaşanırken ve yaşatırken kendini, bir sicim gibi kapladı üzerini ayrılık. Ve zaman uzadıkça aşklarda uzadı.
…
ve bir hikaye burada bitti, daha başlamaya yüz tutmuş hikayeleri ardına koyarak.. ve bir hikaye gibi başladı son yazılırken bile hep bir yürekten hep bir ağızla…
Siz ne düşünüyorsunuz?