bi zamanlar…

savaşmak? kaçmak? evet ben bir korkağım. üzgünüm anne, üzgünüm baba senin gibi olamadım ve senden uzak sensizlikle yürüyorum….
ama en büyük kaçışı sen yaptın. hayattan kaçtın insanlardan kaçtın.. bizi bıraktın…
hayır bütün hayatımın sorumluluğunu yüklemiyorum sana, senin kadar korkak değilim yüzleşebiliyorum en azından
tam bir kaçış yok. yok hayır öyle deme… üstüne yürüyebilirim senden daha başarılıyım bu konuda
itilmiş bir ucube değilim. olmam… olmayacağım… yo sus. sana söylemedim… üstüme gelme. hayır…
ama yapmamalıydın bunu bırakmamalıydın öylece…
sana atmıyorum. bak insanlarla konuşabiliyorum. tamam başarılı değilim ama deniyorum. bende mi sorun yo hayır ben ya yapılması
gerekiyorsa layıkıyla yaptım hayır insanlar anlamıyor beni bildiğin gibi değil. sen gideli çok şey değişti, evler arabalar
hayır onlarla iyiyim insanlar da değişti. işte onlar asıl olması gerekenler. eski çocuk değilim artık tek başıma yapabilirim bak
onca sene geçti iyi olsun diye hiçbir şey yapmadım şimdi yapacak mıyım yo hayır öyle konuşma bu benim sucum değil. görüyor musun
sık sık uyuşuyor bu ellerim hemde durup dururken aniden hatta ayaklarım bile sanki birilerinin vücuduma oturduğunu hissediyorum
insanlar mı onlar… boğuluyorum onun gibi olmaya çalışıyorum hep iyi oluyorum hep dürüst hep toleranslıyım ve ben insanları
kaçırmamaya çalıştıkca onlar uzaklaşıyor. öcüye mi benziyorum baba…
senin yüzünden bırakıp gittiğinde böyle olacağını bilmeliydin benim senden kaçmaya başlayacağım anları bilmeliydin. korkmaya
başlayacağım anlar. niye gittin… gitmeseydim…