ah güzlerim nerede, sana hapsolmuşken bedenim yutkunamadığım her yudumda ve benzetemediğim her satırda nefes alışımın tüm ayrıntısında. kelimeler neden bu kadar dağınık. sürekli tekrar eden cümlelerim neden sen?
bu işi beceremiyorum cümlelerim esir olmuş durumda ifadeler yerini dağınık görüntülere terk etmiş. geometrik şekiller gördüğüm. yüzünü hatırlamıyorum. hayatımdan usulca gittiğini bugün ayın 24 ü ve üzerinden geçen koskoca dört sene… bu satırlar bir balyoz gibi düşecek üzerime biliyorum sabah uyandığımda pişman olacağım. elimin titremesiyle, kelimelerin yerlerini karıştırdığım fikri saplanacak aklıma ve sabah bir baş ağrısıyla gözlerime ulanık okuyacağım bu satırları. gözlerimde çapaklar başımda bir ağrı. itiraf edemediklerimin sürekli kaçıp saklandıklarımın bir belgesi olarak sürecek hatta bunları üzerime. ne kadar kaçsam da ne kadar bu satırları yazarken aşımı belaya soksam da parmaklarımın akışına dur diyemiyorum. bilinç altımda kovulan benliğin her kaçışta biraz daha yakın ediyor mesafeleri. susmanın sırası biliyorum. hiç bir şeyi ifade etmemenin, sessizliğe sıkıca sarılmanın…
başım hafifçe dönüyor kelimelerim dudaklarıma uğramadan parmaklarımdan akıyor. söylediklerimi duymamış düşündüklerimi okumamış olaman ne yazık… yıllardı boşuna harcadığım ömrün heba olan anlarına denk düşen. şimdi şu satırlar bile akıllı ve sağlıklı yazılmış değil. ikincil oyunlar oynarken benliğim titreyen bedenim gözlerinin önünde uzanan. cümlelerim bunlar değil, uzattıkça saçmalatacak bir sevginin ortasında kalmış durumdayım. kıvranışlarım sessiz kıvranışlarım nadir görülen hastalıklardan ibaret ve saçmalamalarla dolu. hepsi bir nedenle…
sevsen ne olur…
open office otomatik düznelemiştir düzenleme yapacak halde değilim cunku
Siz ne düşünüyorsunuz?