sanırım bir kaç gündür kendimde bir güven hissediyorum. durup durup kendime “evet yapabilirsin” diyorum. lakin bu tembellik denen hastalıktan nasıl kurtulacağımı bir türlü bilmiyorum. başladığım işi yarım bırakacağım korkusu, başlamama engel oluyor. ama şu üç gündür fena halde gaza geldim desem yalan olmaz.
ikiye bölündüm yine. kendime karşı savaşıyorum. işten sıkıldım. bazen istifayı basıp istediğim şeyleri yapma arzum iyice nefessiz bırakıyor beni. sırtımda çantam sorgusuz sualsiz, rüzgarın esişine kendimi bırakıp uzunca bir tur atsam diyorum ve yavaş yavaş tüm biriktirdiklerimi, şu an alyuvarlarımda gezinen yazma hislerini, iyice solup patlamadan kağıda döksem. Turum esnasında terkedilmiş bir mezarlıkta hayaletlerle dalaşıp, dünyanın dibine açılan bir mağrada kaybolsam… sevsem, sevilsem, dövsem, dövülsem. kara kalemimden çıkan çizgiler eyfel kulesinin altında resmetse dünyayı…
sanırım bir kaç gündür kendimde bir güven hissediyorum. az sonra bankayı aralamıyım. tanımadığım insanlarla konuşmaktan çekiniyorum ve şimdi bu beni kemiriyor. sanki iç organlarım derime büyük bir basınç yapmış. klimanın derecesini 15 e indiriyorum. hala sıcak, hala bunlatıcı.
bilgisayar bir yabancı gibi duruyor bana. sanki pamaklarımdan akacak cümlelere aç yutacakmış gibi üzerime yürüyor. çoğukez uykum arasında parmaklarımı kemirdiğini hissedebiliyorum ama cesaret edip gözleirmi açamıyorum. yapabilirm biliyorum bu kez. enazından bu kez. şu şeytanın bacağını kırmak. ama hangisinin? korkuyorum…
sanırım birkaç gündür kendimde bir güven hissediyorum…

Yorumlar

“” için 2 yanıt

  1. noreply@blogger.com (tugche ozer) avatarı
    noreply@blogger.com (tugche ozer)

    klavyeyle kavga etmeye başlamadan yarım saat önce penceremde bi böcek vardı . korkudan camı kapatamadığım için ademe kızmaya başlamıştım . sonra 'arizona' yazdım arama motoruna "enter" . boşalan bardağı doldurayım birde diye içeri gittim fakat baya oyalanmış olacağım ki döndüğümde back tuşuna bastığımda süre aşımına uğradığını söylediler..microsoft bi ekip sanırım..ya da her kimse bunu diyenler..gördüğüm ilk afişin üzerine tıkladım bende..bil bakalım o kimin blog uydu? film hakkında yazdıklarını okuyalı iki hafta oldu ama ben şimdi yazıyorum..bi barda bulduğum derginin sahibine de aynı şeyi yapmıştım,şimdi pakistanda..bugün yazdığın şeyi okuyunca(gerçi bugün tarihlimi bilmiyorum,ben bugün okuyunca,öyle olduğunu düşünmek kolayıma geldi) kendi kendime hadi şuna da yaz belki o zaman çantasını sırtlayıp gitme fırsatı doğurursun ona da dedim(bknz:ona,şuna ilgeçleri bu metinde seni ifade ediyor)bu arada..seni taciz etmeyi düşündüm ama yapmicam..ama düşündüm..

  2. noreply@blogger.com (kişisel depresyon anları) avatarı
    noreply@blogger.com (kişisel depresyon anları)

    evet google bir enterasan ancak üstüne de yok. microsoftun kıçına tekme basalı (kişisel kullanımımda (maili hariç)) aylar oldu. google sürekli "porno" aratan ülkemden midir nedir her türlü "sevişmeli" aramalarda da benim bloğumu yol göstermekte. ama olsun yinede googleı seviyoruz, sayıyoruz.
    bak pakistan'a gönderdiğin adam derginin sahibiymiş, ben ki 8 ay uğraşıp bomba bir kadroyla bir sayı bile çıkaramamış bir adamım. işte fark bu. eğer çıkartabilip bir sahiplenme duygusu içersine girmiş olsaydım bende belki pakistana gidebilirdim. yoo neden oraya gideyim ki? fasa tunusa giderim. yok orayada gitmem.
    bakalım bana da yazdın. 200 metre ilerideki sahile inemeyen ben senin bu yazın sayesinde oraya inebilecek miyim.? gerçi az önce bozuk olduğunu sandığım üç yumurta yedim yani kısa süre içersinde ebedi bir yolculuğa da yelken açabilirim. bak o zaman çanta almama gerek kalmıyor. kıçımda bir pamukla sonsuza dek idare edebilirim. ne diyeyim, rüyalarda terk etti ki maceradan maceraya atılayım.
    blog her şeye açı küfür, taciz, paylaşım, cart, curt (başka gelmedi diye aklıma) övgü hariç.
    şimdi zehirlenmem lazım izninizle…

Siz ne düşünüyorsunuz?