bitkinim, yorgunum. gözlerim yanıyor. gözkapaklarım altına sanki yüzlerce küçük iğne yerleştirilmiş acıyla gözlerimden akan yaşa esnememi sıkıştırıyorum. başımda ufak bir ağrı. dün gece erken yatmama rağmen uykumu alamadım, sabah iki kez çaldı telefon. dokuz dakika sonra çalsın diye erteleme tuşuna bastım. o arada bir rüya göz kapaklarımın dikenli perdelerinde belirdi.
Julia Roberts’la evliymişiz ve bana hamile olduğunu açıklıyor. (aslında hiç çekici gelmemiştir bana kendileri) Ben sevinçten havalardayım. Bu havalar babalık gücülerimi mi ayaklandırdı ne. Dur ama erkek adamda olmaz böyle şey(?). Tövbe, tövbe. Birden bire bir havuzun içerisinde buluyoruz kendimizi. Mavi renkli. Başımızda bir doktor. Kadındı sanırım. Çocuk doğacakmış, “mış”ı fazla birden doğuyor ve suyun içinde çırpınmaya başlıyor. Doktor alıyor bebeği. Yüzünü falan görmüyorum. O arada Julia kocaman bir hava kabarcığı oluşturuyor havuzda. doğumdan sonra normaldir herhalde diyorum biraz tiksintiyle ve uyanıyorum…
Hayırdır inşallah. Acaba zengin biriyle mi evleneceğim? Rüyada doğum sıkıntılardan kurtukmak anlamına geliyormuş. Saydam parlak bir havuz görmek ise geleceğinin parlak olduğu anlamındaymış. Rüyada osurmak ise eğer kişi kendi osurur ise sıkıntıdan kurtulacağına başkası osurur ise ondan zarar göreceği anlamına gelmekteymiş. Bu demek oluyor ki benim Julia’dan uzak durmam lazım. Yanlız aklıma takılan sorulardan birisi ben bu rahata ermek için “nasıl olsa rahata ereceğim boşver yat çalışmaya gerek yok” mu demeliyim yoksa çalışmalı mıyım? işte asıl sorun bu.
şimdi biri çıksada iki laf söylesede tembellik yapmasam…
zar zor kalktım. tuvalete gideceğim su yok, yüzümü yıkayacağım su yok, e duş alamıyorum kan ter içindeyim. lanet olsun. kendimi bebek kolonyasıyla temizleyip çıktım dışarı. şirkete gelip spor salonunda bir güzel duş aldım. ama hala uykum var…
şimdi şirkette bir köşelere kaybolup uyusam mı acaba?

Yorumlar

“” için 4 yanıt

  1. noreply@blogger.com (tugche ozer) avatarı
    noreply@blogger.com (tugche ozer)

    bak google a kişisel depresyon anları yazıncada sen çıkıyosun..ama ünlü olmak için erken bi yaş..hem sen zannediyomusun ki rimsky korsakov 'şehrazat' ı bestelerken genç kadın onun karşısındaydı..ya da sevebilir miydi antonyus mona lisa'yı? sevdiğim biri bana hep 'iyi olmak yetmez' derdi..bu yüzden kötü mü olmak lazım şimdi..hiç bebek kolonyası kokan adam koklamadım….

  2. noreply@blogger.com (kişisel depresyon anları) avatarı
    noreply@blogger.com (kişisel depresyon anları)

    google a kişisel depresyon anları yazınca elbette hep ben çıkacağım, mucidi benim (ehem ehem) zamanında hiç bişiçıkmadığını bilip kahrulanda bendim. hayır hiçte erken bir yaş değil, kellenip fellenmeye, göbeğimi büyütüp cansimidi yapmaya başladım bile. eh yaşlandık haliyle. çok ünlüde olmasam yazsam yazsam dursam. kimin kime barakar ne yaptığı (?) çokta ilgimi çekmiyor kör olsam sanırım daha iyi çızıktırabilirdim. sevdiğin bi kişi "iyi olmak yetmezi" biliyorsa yanıında ne olunması gerektiğini de biliyordur, ona sormalı. biraz da zengin olmalı ama hem iyi hem zenginde olunmaz. yani bak bu tip şeyler bir arada olmuyor…
    parfüm alarjim sağolsun hergün kendimi kokluyorum…

  3. noreply@blogger.com (tugche ozer) avatarı
    noreply@blogger.com (tugche ozer)

    söylediklerimi anlamamışsın….citroen c5..yani voltranın kız arkadaşı….

  4. noreply@blogger.com (kişisel depresyon anları) avatarı
    noreply@blogger.com (kişisel depresyon anları)

    burada okur yazarın ne demek istediğini anlamış, anlamamazlıktan gelerek ayrıntılara girmesini beklemektedir. bkz: hönk ne kim, aptala yatma durumu…

Siz ne düşünüyorsunuz?