Çalışmak insanı paslandırıyor. Eğer yapmak istedikleriniz yaptıklarınızdan daha farklıysa günden güne paslandığınızı hissediyorsunuz. Tembellik aslında çalışı/özgür kılan insanı. Çalışmak nedir ki, günün en az sekiz satini harcamanız dışında.
Bloga şöyle göz atıyorum, eskilerden yel esiyor yerinde. Yazmakta zorluk çekiyorum. Yazmakta zorluk çekmeyi bırakın, yazmaya fırsat bulmak bile zor oluyor. Ne için tırmaladığımın farkında bile değilim aslında. Ne oluyoru, nereye gidiyorum… Hani bunlar için mi okumuş çalışmıştık biz? İki mekan arasında hayatım. Gimler gurur duyuyor benimle? Ailem mi? Annem mi? “Başını kurtardı” mı diyor? Gerçekten kurtardım mı? Dökülüyorum. Dün akşam dokuzda yatmama rağmen hala uykumu alabilmiş değilim. HEr yerim ağrıyor, her yerim dökülüyor… Biliyorum uyuyamamak yada dinlenememekle alakalı değil, hoşnutsuzlukla alakalı birşey bu? Peki nereye kadar gidercek?
Toplamalıyım, toparlanmalıyım…. Enazından ölmeden önce…
Siz ne düşünüyorsunuz?