A Field in England / Büyülü Tarla

Festival ön yazısı için tıklayınız

Bir filmin “sanatsal” olması için anlaşılamaz olması önemli. A Field in England ise anlaşılmazlığın zirvesine oynuyor. Bunu cümlelerimin başında belirttim ki sinemayı sadece eğlenerek izlemek için kullananlara (gerçi hepsi eğlence ama) bu film boş gelebilir. Diğer bir yandan entelektüel sinema izleyicisi olarak film kesinlikle tatmin ediyor. ( Bu arada ben hangi kategoriye girdim bilemedim.)

Kill List / Ölüm Listesi, Sightseers / Garip Turistler’den bahsediyor film siteleri bu filmin de yönetmeni olan Ben Wheatley’den söz ederken. Benim için A Field in England / Büyülü Tarla yönetmenin ilk filmi oldu. Özel olarak takip etmesem de yönetmen ismini duyduğum zaman ilgimi çekecektir. Bunun sebebi alışılmışın dışında bir şeyler önümüze sunması. 

Muhtemelen festivalde filmin rakibi yok. Bu bağlamda aslında kıyaslayacak bir film de olmadığı için bu filmin alanında en iyi filmi diyebilirim. Hatta festivalin iyi filmleri arasında. Yönetmen sürekli beraber çalıştığı   ile birlikte filmin senaryosunu da yazmış. Genel olarak baktığımızda aslında karşımıza basit bir hikaye çıkıyor.

Film 1648 İngiltere’sinde geçiyor. İç savaşta savaş esnasında bölgeden kaçan dört kişi bir araya gelirler. Bu savaş kaçakları pekte uzakta olmayan bir birahaneye gitmek için yola koyulurlar. Film de bu yolculuğu konu alır. Yolculuk esnasında başlarına garip olaylar gelir. Tabi yolculuk esnasında açlıktan yolda bulup yedikleri mantarın başlarına garip olayların gelmesine etkisi çoktur. Kaçaklar, bir süre sonra ölüm büyücüsü diye adlandırılan O’Neil adında biri ile karşılaşırlar. Ancak O’Neil onları üzerinde baskısını kurar ve bölgede gömülü olan hazineyi onlara aratmaya başlar.

Hikaye bu şekilde ancak anlatım hiçte cümlelere dökülecek kadar kolay değil. Filmde belli bir sekans yok. Bir bölüm girerken araya alakasız bir görüntü girebiliyor. Çoğu zaman filmde neyin gerçek yada neyin halüsinasyon olduğunu anlayamıyorsunuz.  Aslıda tüm bu karmaşık anlatımın içerisinde bir iktidar baskısı dönüyor. Giyiminden kuşamından zengin olduğunu gördüğümüz O’Neil’in insanları nasıl baskıladığı ve ona yaranmak için insanalrın diğer insanları nasıl ezdiğine şahit oluyoruz. Aslında kendi halinde bir grubun, kibir ve güç odaklı bir insan tarafından nasıl değiştiği gözler önüne seriliyor.

O’Neil karakterinin diğer sıradan insanlara verdiği vaatler, baskı karşısında bu insanların tutumu Whitehead’ın O’Neil’in çadırından çıkan sahnede başarılı bir şekilde betimlenmiş. Whitehead’ın iple bağlanmış haldeki sevinçli ve özgürce koşuşu filmin en iyi sahnesi.

Film siyah beyaz olmasına rağmen görsel ve teknik açıdan çok başarılı. Işık oyunları filmin atmosferine girmenizi kolaylaştırıyor. Sahne geçişlerinde kullanılan karakterlerin bir tablo gibi sabit kalması yada çok yavaş hareket etmeleri zamana yapılan bir gönderme gibi karşımıza çıkıyor. Oldukça yaratıcı bir şekilde düşünülmüş bu geçişler.

Karakter geçmişleri her ne kadar bilinmese de hikayenin tamamıyla bulunduğu ortama adapte geçmesi karakterler hakkında fazla soru sordurmuyor bize. Diyaloglar, hal ve hareketlerle karakterlerin betimlemeleri çok iyi yapılmış. Alışılmışın dışındaki oyunculuklar da her ne kadar kendini geç alıştırsa da oldukça başarılı. Belli bir düzeni olmayan film olarak düşünürsek oyuncular karakterlere iyi adapte olmuşlar. 

Filmde görüntüler, yakalanan resimler ne kadar başarılıysa, atmosferi yakalamamız için kullanılan müzikler de o kadar başarılı. Karakterlerin mantarı yedikten sonra yaşadığı bilinç bulanıklıkları müziklerin de etkisi ile izleyici üstünde iyi bir etki bırakıyor. Filmin genelinde görüntülerde yaşadığımız karmaşa müzikte de hakim.  Her ne kadar başarılı ve yerinde kullanımda olsa zaman zaman araya giren gereksiz müzikler seyir dengenizin de şaşmasına neden oluyor. Müzikler James Williams imzasını taşıyor.

Tüm bunlar belkide genel olarak sıradan bir film için kaos ve başarısızlık gibi gözükse de A Field in England / Büyülü Tarla’da tam bir başarı olarak karşımıza çıkıyor. Doksan dakikalık süresi bazen kafa karıştırıp anlamlandıramadığımız sahneler önümüze koysa da görsellik olarak bir tablo gibi karşımıza çıkıyor. Yönetmen dağınık görüntülerden nasıl bütünlük sağlanacağını, tekniğindeki başarısını bize başarıyla kanıtlıyor.

Yönetmen: 

Senaryo: 

Oyuncular:

O’Neil
Trower
Whitehead
Friend
Jacob
Cutler

Linkler:

http://filmekimi.iksv.org/tr/Filmekimi.asp?fid=35

http://www.imdb.com/title/tt2375574/

Siz ne düşünüyorsunuz?

Back to Top
%d blogcu bunu beğendi: