İlk dakikalarına aldanıp hevesle başında oturduğum filmlerden biri A Lonely Place to Die. Öyle ki film güzel görüntülerle, dağcılık sporunun aksiyonunu hissetmemizi sağlarken birden bire aksiyonunu düşürüp, düşürüp demeyelim de farklı yöne çekip fidye filmine dönüyor ve film seri ölümleri de içine alarak farklı bir yöne sapıyor.
Film hızla şekil ve kategori değiştirirken sonunda fidye kovalamacasında esi veriyor. Gerçi fidye konusunda da filmin hakkını yememek lazım. Rehine kızımızı sakladıkları yer oldukça yaratıcı. Bir bir kaç bölümden ve bölümler arasındaki tutarsızlıklardan ibaret. Başta da anlattığım gibi ilk dakikalarda bir grup insanın dağ maceralarını izleyeceğinizi sanıyorsunuz. Ancak bu ekip telefonlarının bile çekmediği, dağın tepenin olduğu bir yerde, toprağın kazılmış olduğunu görüyorlar. Toprağa gömülü birde boru, toprağın altında ise küçük bir çocuk buluyorlar.
Tam bu esnada nereden çıktığını bilmediğimiz iki tipi kayık şahıs gelir ve tüfekle insanları avlamaya başlarlar. Bu avlananlar arasında kızı bulan dağcı ekipte vardır. Ekipten Alison arkadaşlarının ölümü üzerine yardım aramaya gider ancak o da ateş altında kalır hatta, yanında bir arkadaşı da öldürülür. Burada dikkatimi çeken iki kötü adamımız rahatlıkla dağlık alanda oradan oraya gidebiliyorken, bizim dağcıların bir gıdım ilerleyememesi.
Bu arada kötü adamlar aynı zamanda şehirde çocuğun takası için buluşacaklardır. Alison ile küçük çocukta, şehire kadar inmiş ve polise sığınmışlardır. Ancak kötü adamlar, karakolu basarlar. Tam da kasabada kutlamaların olduğu anda silahlar patlar ve kimsenin olan bitenden ruhu duymaz. Taki ortalık iyice karışana kadar. Tabi sonuç olarak Alison’un da katkısıyla küçük kız kurtulur.
Filmin kısa özetini yaptım. Çok özellikli olmayan bir film A Lonely Place to Die. Değişik bir şey yapalım derken, hikaye iyice birbirinden kopmuş. Filmdeki hiç bir sahneye hiç bir tepkiye mantıklı yaklaşamıyorsunuz. Dağ ve dağ çekimleri dışında filmde özel görüntüler yok. Keşke olaylar hep bu çevrede geçseydi de bizde manzarayı izlerken sıkılmasaydık.
Filmin müzikleri güzel ve başarılı. Aslında film kendini seyrettiriyor. Bunun sebebi ise bu kadar birbirinden farklı ve kopuk olayın nasıl bir noktada kesişeceği. Ancak final bizi pek şaşırtmıyor tabiki. Özetle, izlense de, izlenmese de olur.
Yönetmen: Julian Gilbey
Senaryo: Julian Gilbey, Will Gilbey
Oyuncular:
Melissa George | … |
Alison
|
|
Ed Speleers | … |
Ed
|
|
Eamonn Walker | … |
Andy
|
|
Sean Harris | … |
Mr Kidd
|
|
Alec Newman | … |
Rob
|
|
Karel Roden | … |
Darko
|
Linkler:
http://www.imdb.com/title/tt1422136/
Siz ne düşünüyorsunuz?