Adımızı hatırlar mısın? Oyunlarda savurduğumuz,onlarca belki de yüzlerce adı. Kim olduğumuz belirsizken, bireyleşmemişken daha. Çocukken yani. Ağzımıza biber sürülen, bazen vurulan, elde terlikle kovalan halimizle. Nasıldı o günler? Mutlu muyduk? Şimdi imrendiğimiz kadar var mıydı? Şimdi ne kadar çocuk olmak istiyorsak o o zaman da o kadar yetişkin olmayı istemedik mi? Hiç bir zaman kalıbımıza sığamadık biz. Asıl sorun buydu. Sürekli bir bedene sıkışmıştık. Önce büyümemiz lazımdı, şimdi küçülmemiz. Kimine göre koca adamdık, kimine göre daha bir kuzu. Kimdik peki? Düşüncelerin aynaya baktığında hissettiklerinle kesişiyor mu? Benimkiler hayır. Düşünceler sadece yorgunluk veriyor bana. Oysa ki düşünmem gereken şeyler belli. Yeni arayışlarım neden peki? kim olmaya çalışıyorum? Sözünü okuduğum yazar, aptal kutusundaki karakter. Kandıramazsınız beni. Herkes oldum ben. Cingöz Recai, Kavanozdaki Adam, İnek Şaban, Prekazi, Voltran… Kim olamadım ben? Sadece kendim. Ve ben olamamış beni, ben yapmanız daha kolay.
ad
—
yazar:
Siz ne düşünüyorsunuz?