Allıklara bulanmış yüzüm yine herkesin kızardın kelimelerine ön ayak okurken, ardımda bıraktığım birkaç kendini bilmez cümle bana dayanak oluyor. Hiç istemezdim kelimelerin böyle yersizce sana ulaşmasını. Ancak sanki mürekkebe doladığım her dokunuş sana ulaşıyor gibi. Belki bu hissiyatım yüzünden arsızca yazıyorum. Lütfen eline geçen kağıtlardaki özensizliğe takılıp önemsemiyorum hissi uyandırma zihninde. Sadece samimiyetimle parçası o kağıtlar. Bazen bir peçete, bazen not defterinden koparılmış bir kağıt, bazen ise bir gazetenin köşesi. Belki de sadece seni ne kadar çok, nerelerde düşündüğümün ispatı bunlar. Ünlü bir yönetmenin beş para etmez bir reklamı değil bu. Bazen ne kadar uzaktasın anlamaya çalışıyorum. Bazen kelimelerimi okuduğunu hissediyorum. Rahat bir uyku çekiyorum o gece hatta rüya bile görüyorum sabaha karşı komşunun telefonu gürüldemeden. Küçük bir küfretme nedenim olsun değil mi? Arkasına sığınacağım…
Allıklara bulanmış yüzüm yine herkesin…
—
yazar:
Siz ne düşünüyorsunuz?