sürekli okuyorum. gözlerim yuvalarından çıkmaya daha elverişli hale geliyor. üzerlerini örttüğüm zaman ise acı bir yanma hissettikleri. gözyaşları mı döküyorum? çoğu kez yuvalarından çıkıp küçük bir mahalle turu attıktan sonra geri döndüklerini biliyorum. hiç biri yalnız bırakmıyor beni. çünkü yalnızlığın içimi kemiren bir duygudan ibaret olduğunu biliyorum.ilk aşklarımdandı meryem. o zamanlar ona yeni girmiş on beşe yaklaşmamıştım bile. yani bu benim hatırladıklarım. yada hatırlayamadıklarıma aklımın uydurmacası ne önemi var ki, ben onlu yaşlardaydım, Davin’in Maddie’yi öpmesini merakla beklerdim yada siyah aslanın içine birilerinin girmesini ki hayallerimden biri de fasulye sırığına girmekti. O birden bire girdi hayatıma. cümlelerle. baş ağrısı, göz sulanmasıyla. gecelerimin vazgeçilemez kahramanı. ona karşı neler hissediyordum? içimdeki duygular tarifsizdi. ancak o kadar güzel betimlenmişti ki, kime aşık olacağımı şaşırmıştım.meryem, sana mı aşıktım? seni hiç görmedim. samim’in anlattıkları hep seni sevmeme neden. belkide samim seviyor diye seni bende bu kadar çok seviyordum. sevgi neydi, anlatabilir miydin bana?her şey sessizce gitti. samim bir türlü susmuyordu.o seni gözünde büyüttükçe ben tanrılaştırıyordum. elin, gözlerin, gülümseyişin, takındığın masum ifaden. dudaklarının arasından sızan gülümsemeni hatırlıyor gibiyim.şimdi sana dair her şey gibilerle sınırlı. bir adın dilimde. evlendiğimde ilk kızıma ismini vereceğim belkide. sonrakiler hep rüzgarın savurduklarından ibaretti. ölümünden sonra parçalarının savrulması sanki. seninle birlikte yanan vücudumun acını hissetmesi.haberini aldım, hiç bir şey yapamadan, yine samim’in cümlelerinden. onun kahrına kahır eklemiştim sanki. bir anda hiç beklemediğim bir zamanda yok olmuştun ve yokluğunu hissettikçe sana olan duygularım kendini belli etti birer birer. ardından yapabileceğim sessizce ağlamaktı. belki samim’e sarılarak, belki de sana dokundu diye kahrolarak…şu bir gerçekti ki yoktun. seninle birlikte tüm her şey yanıp gitmişti. ben de öyle…
burası simeranya birtanem,
burası simeranya!
ol,dediğin yerde kurulur taze bir dünya,
aç,dediğin yerde açılır en kırmızı güller!
düşün ne ulu şey:
çılgın tutkuların baş dönmesi
istanbul’a açılan en güzel pencerede
öpüşen sevgililer…burası simeranya,sevgilim
simeranya’sın artık sen!
bütün kuşlar ötebilir,
kemanlar çalabilir istersen…
havada açar çiçekler,kadehler havada döner,
mor bir buğudur dudaklarında hevesler.
kendi pusu’nu yırtar çıkarsın!
simeranya’sın sen,
simeranya’da sen varsın!
Siz ne düşünüyorsunuz?