bittim ben nihat…

ne haldeyim? cümlelerim nasıl tanımlayabilir içimdekileri. hayatım etkilenişlerden mi ibaret sadece… hayır, işte benim cümlelerim kelimelerim…melankolik hayatımın sanısal özeti…

fikret: gitme desem gitmeyecekti düşünsene…
nihat: ona ne dedin fiko? sen ne dedin elif’e?
fikret: yapamam dedim..
nihat: yapamam dedin?
fikret: gitme kal diyemedim. nasıl diyeyim? ben, benim işte. her şey böyle. yani… niye böyle nihat?.. niye böyle be?


nihat: ne durdun? yürü hadi, seni eve bırakayım.
fiko: niye ben böyleyim nihat? niye bu kadar korkağım?
nihat: saçmalama be oğlum, değilsin.
fikret: niye hiçbir şeye cesaretim yok? elif dedi ki bana, hep başkaları ne der diye soruyorsun, dedi. kendim ne isterim diye düşünmüyormuşum hiç… haklı.. düşünmeye bile korkuyorum… sence niye peki böyle nihat? niye? niye söyle? neden kapıp koyuveremiyorum kendimi, neden her şeyi oluruna bırakamıyorum?
nihat: fiko… çünkü sen.. sen var ya sen.. fiko-
fikret: ben buraya hapsoldum nihat. hapsoldum. evler, dükkanlar, ağaçlar, hep aynı şeyler, aynı yüzler, aynı sesler.. yedi yaşında geldim ben buraya nihat! ne hayallerle geldim! kırk yıl sonra halime bak! buranın bir parçası oldum, iskele gibi, durak gibi, sermet’in köşesi gibi-
nihat: fiko…
fikret: yaşıyor muyum, ölü müyüm, taş mıyım, ağaç mıyım, duvar mıyım ben neyim! hayatımın anlamı ne!
nihat: fiko, fiko senin bir ailen var. çocukların var, arkadaşların var fiko..
fikret: çocuklarım, babam, dedem, eski karım, arkadaşlarım, ya ben nihat? ben nerdeyim ya? yetti artık, burama geldi! dayanamıyorum be, nefes alamıyorum ya! ölünce arkamdan iyi adamdı diyecekler, kıyak delikanlıydı diyecekler, fedakardı, ailesine düşkündü, yardımseverdi, hep başkalarını düşünürdü, çengelköy’ün evliyasıydı!
nihat: yapma fiko.. allah aşkına yapma böyle be fiko!
fikret: hadi, hadi gömün beni! ne bekliyorsunuz, şimdiden gömün! yaşamıyorum zaten, yaşamıyorum! yaşasam “sen kendin için ne istiyorsun be adam” diye sorarım, soramıyorum! korkuyorum! sevdiğim insana, bekle ben de geliyorum, diyemiyorum ben be! ölmüşüm ben nihat, ölmüşüm ya! siz öldürdünüz beni, siz! siz!

fikret: beni bu semt öldürdü! allah kahretsin! istemiyorum, istemiyorum, ölmek istemiyorum! durduğum yerde çürümek istemiyorum!!

fikret: istemiyorum! istemiyorum! elif, benim son umudumdu, son çaremdi! bu hapishaneden çıkaracaktı! o benim kurtuluşumdu! gitme demek istedim, diyemedim! diyemedim! diyemedim!! diyemedim nihat, diyemedim!!!
nihat: fiko-
fikret: elif de gitti nihat.. ben gene kaldım.. bittim.. bittim ben nihat…

küçükken kaçırmadığım, şimdi ise özlemle tekrarını beklediğim, hayatımda hatta herkesin hayatında büyük bir yer edinmiş, şimdinin çirkeflikleirnden uzak insan hali dizisi…
ne kadar ortak yönlerimiz var…


Yorumlar

“bittim ben nihat…” için bir yanıt

  1. noreply@blogger.com (Okyanu∫takί rüzgaſ ~) avatarı
    noreply@blogger.com (Okyanu∫takί rüzgaſ ~)

    HatırIıyorum sanki bu böIümü..Annem yengemIerIe oturur cayIarını hüpürdete hüpürdete izIerIErdi bu diziyi =)

    Birde bunun müziği bana dokunur cok… Bir arkadaşımı hatırlatır..

Siz ne düşünüyorsunuz?