Black Swan

Yazılırken zorlanılacak bir film daha karşımda. Yine Darren Aronofsky ismi filmin arkasında duruyor. Ne yapalım ne edelim artık bu adam beklentileri çok çok karşılıyor. Filmin Türkiye’de gösterimi şubat sonu olarak gözüküyor. İnternette dolaştığını görünce fevri bir hareketle indirmeye koyuldum. Aslında bu öyle internetten indirilenler statüsünde izlenecek bir film değil. Kesinlikle sinemaya gidilip emeğin karşılığını vermeli. Ancak yine gişe yapalım sevdası ile Türkiye’de Oscar ödülleri sonuna erteleniş bir film… Bu yönden kesinlikle kınıyorum. Filmin en azından bir ödülü garanti. Zaten verilmese zaten gözümde prestijini kaybetmiş olan Oscar ödülleri benim için kağıt parçası istatistiklerinden öteye geçmeyecek… Mimik yoksunu Sandra Bullock ödül alıyorsa eğer Natalie Portman‘a şu oyunculukla ne vermeli bilmiyorum.

Her şeyiyle yine güzel bir film karşımızda. Aronofsky‘nin geçmiş filmleri ile karşılaştırdığımızda biraz daha The Wrestler tarzı ağır basıyor. Ancak yine filmde kendine özgü bir anlatım mevcut. Aronofsky filmlerinde
Clint Mansell etkisini biliyoruz. Bu filmde de var elbet. Ancak bu filmde sanat ve müzik işleyen bir hikayede müziklerin çok fazla kulağa dolmaması ilginç. Müzikler bale esnasında insanın aklına sanki olması gerekenmiş gibi yansıyor. Yani aslında burada yapılan müzik filmin müzikleri değil, bir bale oyununun Kuğu Gölü Balesi’nin müzikleri. Eminim ki sıcaklığıyla müzikler aklımda tekerrür etmemesine rağmen, bir süre sonra yine beni etkisi altına alacak.

Oyunculuklar olması gerektiği gibi. Hatta dahada fazlası var. Evet Natalie Portman‘nın oyunculuğundan şüphemiz yoktu ama bu performansı da beklemiyordum kendisinden açıkçası. Bu arada Mila Kunis‘de yardımcı oyuncu olarak bekleneni çok fazlasıyla vermiş. Zaten rolünün adamı olan Vincent Cassel‘e ise yine diyecek yok. Olması gerektiği gibi yine etkileyici, yine kadın avcısı. Barbara Hershey ve Winona Ryder‘da oldukça başarılı. Hatta Winona Ryder‘ı tanıyamadığımı bile söyleyebilirim. Bu arada Lost Girl’den severek izlediğim Ksenia Solo‘yu da görmek beni pek memnun etti. Kendisinin de önü açık gözüküyor.

Nina eski bir balerinin kızıdır. Annesi kızını aşırı otoriter ve disiplinli bir ortamda yetiştirmiştir. Kızın her şeyi belli bir akış içerisindedir. Tabi annesinin bu tavrı Nina’yı da etkilemiştir. Aşırı disiplinli, sürekli kendini kontrol altında tutmaktadır. Tabi bu kontrol ona başarı da sağlar: İyi bir balerin olmuştur. Yani sezon için yeniden sahnele koyulacak Kuğu Gölü Balesi oyununda Queen Swan rolü için de en büyük adaydır. Ancak bazı eksikleri vardır. Beyaz Queen’i oynayacak seviyede olan Nina, Siyah Queen’i oynayacak kadar, hırslı ve kötü değildir. Hocası Thomas kendisinin bu yönünü geliştirmesini söyler. Nina bu rolü kapar, ancak Siyah Qeen rolüne tam olarak girememiştir. Bunun için kendisine ödevler verir.

Nina’nin yerine diğer bir aday ise Nina’nın tam tersi bir kişiliğe sahip Lily’dir. Nina, Lily ile arasındaki bu kıskançlığı ve çekişmeyi yaşarken onunla yakınlaşmıştırda. Nina şizotipalkişilik bozukluğuna sahiplen üzerindeki bu büyük yük onun daha fazla ruhsal çöküntüye uğramasına sebep olur. Bu durumda onu kurtaracak bir arkadaş edinir o arkadaş ise rakibi, Lily’dir. Büyük güne yaklaştığı anda Nina, Lily sayesinde iplerini koparır ve alkol, hap ve cinsellik ile dolu bir gecede içindeki karanlığı, Siyah Queen karakterini ortaya çıkarır. Kendini rolüne o kadar kaptırmıştır ki artık neyin ne olduğunu karıştırmaya başlamıştır.

Görsellik açısından film yine bekleneni veriyor hatta Nina ve Lily karakterlerinin sevişme sahnesinde Lily nin omuzunda bulunan kanat dövmelerinin hareketlenmesi kesinlikle aklıma kazınan kareler arasında. Tabi bundan daha fazlası kamera açıları ile mevcut. Bale uzmanı sayılmam ama Portman’ın performansı etkileyici. Elbette bir balerin kendi gözü ile baktığında hatalar bulacaktır ama bence Aranofsky bu kamera hareketleri sayesinde bunları çok iyi örtbas etmiş. Özellikle Black Swan sahnesi nefes kesici.

Bilm o kadar akıcı ki sevmediğimiz baleyi bile bize sevdiriyor. Zamanın nasıl aktığını hissetmiyorsunuz bile. İlk fırsatta Kuğu Gölü Balesini izlemeyi düşünüyorum ancak bu filmdeki kadar tat verir mi şüpheliyim. Film kesinlikle izlenmesi gerekenler arasında ve kesinlikle Oscar’da ödül alması gerekli. Tüm ekibi ile birlikte. Kesinlikle sinemaya da gelince tekrar izleyeceğim, izlemeden de ölmeyin diyeceğim filmler arasında…

Yönetmen: Darren Aronofsky

Senaryo:

Mark Heyman
Andres Heinz
John J. McLaughlin

Oyuncular

Natalie Portman Nina Sayers
Mila Kunis Lily
Vincent Cassel Thomas Leroy
Barbara Hershey Erica Sayers
Winona Ryder Beth Macintyre
Benjamin Millepied David
Ksenia Solo Veronica

Linkler:

http://www.foxsearchlight.com/blackswan/

http://www.imdb.com/title/tt0947798/


Yorumlar

“Black Swan” için 6 yanıt

  1. Levent Keskin avatarı
    Levent Keskin

    Korsan tezgahtan satın alıp seyredenlerdenim, böyle bir filmi iki ay daha beklemek mümkün değildi çünkü. Düşündüğüm kadar gerilimli, düşündüğümden fazla cinsel. Tırnak sahneleri insana tırnak yedirecek türden. Zira, metroda gördüğü ya da görür gibi olduğu şeyler de o derece irrite edici. Anne karakteri tam bir kabus. Annenin odasında asılı resimlerin canlanıp hareketlendiği sahneyi de hiç unutamayacağım.

    1. kişisel depresyon anları avatarı
      kişisel depresyon anları

      bu da dağıtım şirketlerimizin yanlış stratejisi… bu taktikle bakalım ne kadar doldurabilecekler sinema salonlarını…

  2. Levent Keskin avatarı
    Levent Keskin

    Doğru, kurumsal şirketlerin ticari cinlikleri, marjinal sektördeki cinlere yarıyor… Sinemalara geldiğinde de izlemeye niyetliyim, sizin gibi. Sırf finaldeki ölüm dansı için bile değer.

  3. ben de izlemek istiyorum,ama kda hep en önce izler,blog yazısını da ekler,1-0 öndesin yine.

    1. kişisel depresyon anları avatarı
      kişisel depresyon anları

      üzülme izlersin, hep bir sıfır ondeyim, fark atmam lazım kısa zamanda 🙂

  4. Kalitesiz bir versiyonu indirdim şöyle bir baktım ama ısrarla beyaz berdede izlemeyi bekliyorum.

Siz ne düşünüyorsunuz?