Ciddi ciddi beş yaşında. Blogu kurup ilk yazıyı yazalı (ki önceden yazılmıştı) tam beş sene olmuş. Tabi öncesinde güncelleyip durduğum bir site vardı. “html” ile bir site ne kadar hızlı güncellenirse o hızla güncelleniyordu o zamanda. Ancak “blog” kavramının gelmesi yazma işlemini işlemini dahada kolaylaştırdı. Bu süreç içerisinde bloga ilk ev sahipliği yapan bloggeri anmamak olmaz. Akabinde blog bir domain altına geçerek wordpress’e taşındı.
Beş yılda 1426 yazı yazmışım (1426. da bu). Yani sene başına 285 yazı, her aya da 23 yazı. Tabi bir çoğu gereksiz statüsünde yer alabilir. Bir çoğu zaman geçirmek için olabilir ama yazı yazıdır sonuçta değil mi? Evet aslında son zamanlarda daha da aksattım yazmayı. Yazmak zor iş. Zamanınızı çok alıyor. İşin içine birde film blogu girince (ki iki blogu ayırmakla iyi mi ettim bilmiyorum) yazmak daha çok vakit almaya başladı. Ama olsun yazmak bir kaçış bir sığınma gibi. İnsanın iyi kötü ses çıkarmaya ihtiyacı var. Her ne kadar bu blog, çok güncel, sosyal olmasa da sahibini eğlendiren bir yapıya sahip. Belki de en önemlisi bu.
Bu blog beş senedir hiç ilerlemedi. Ziyaretçi sayısı değişmedi. Etrafında her şey akıp giderken o kendi kabuğunda günlerin geçmesini yaşlanmayı bekledi. Aynı sahibi gibi. Etliye sütlüye dokunmadı, yalamadı yutmadı, hep aynıydı. Zaten tek bir kişinin elinden çıkan şey nasıl faklı olabilir ki?
Aslında olabilir. Beş sene uzun bir süre ve bu beş sene kişinin nasıl evrime uğradığını size anlatıyor. Bunun en büyük kanıtı da bu blog.
Umarım daha nice 5 senelere varır bu sayı…
Biz yaşlandıkça bu blogta yaşlanmaya devam edecek. Amacım bu blogu sürdürebileceğim kadar sürdürmek. Hayatımda en uzun süreli yaptığım iş bu diyerek aslında övünebilirimde. Çünkü çok şeyi yarıda bıraktım.
Şimdi aslında ne yazacağımı unuttum. Bu yazı neşeli mi oldu, hüzünlü mü onuda anlayamadım. Aslında neşeli olması lazımdı. Yok aslında bu doğum günü kutlamaları boş. İnsan yaşlandıkça daha da hüzünleniyor. Şimdi bu blogta hüzünlü…
Siz ne düşünüyorsunuz?