Kategori: Deneme
-
Cuma Gecesi Hikayeleri: Diken (Bölüm İki)
—
yazar:
Ben, bana doğru baktığını ve göz olduğunu düşündüğüm iki yuvarlağa bakarken, sol tarafımdan ince bir çan sesi geldi. Köyde ineklerin boynuna asılan çanların seslerinden. “Çın, çın.” Başımı o yöne çevirdiğimde iki büklüm olmuş siyahlı birinin duvarın içinden geçerek sokağa geçtiğini gördüm. Beli iki büklüm elinde tuttuğu kalın dal parçasını bastonmuş gibi kullanarak hızla hareket ediyordu.…
-
Cuma Gecesi Hikayeleri: Diken (Bölüm Bir)
—
yazar:
Akşam saatlerinde arkamda bıraktığım gölgem yavaş yavaş küçülmeye yüz tutmuşken, parke taşlı sokakta pekte nizami bir biçimde dizilmemiş eğri büğrü sokak lambası direklerinin ucunda istemsizce parıldamaya başlayan ışıklar gecenin samimiyetsiz soğuk yüzüne biraz daha güvenilmezlik katıyordu. Ocak ayıydı ve yaklaşık bir yıldır akşamın bu saatleri içimde tarif zor duygulara sebep oluyordu. Aslında bu tarifsiz duygunun…
-
Cuma Gecesi Hikayeleri: Çukur – 1
—
yazar:
Bölüm 1 Aralık ayının sonları, yılın en şiddetli soğuğunuda beraberinde getirmiş, keskin şiddetli rüzgar Adem’in yüzüne savurduğu yağmur damlalarıyla, sokağa adım attığında, saniyesinde donmuş suratına iğneler batırmaya başlamıştı. Adem boynuna geçirdiği atkısını sulanmış gözlerinin altına çekerek nefesiyle suratının atkının altında kalan kısmını ısıtmaya çalıştı. Örme atkının gözeneklerinden çıkan sıcak hava gözlüklerini buharlandırmaya yetmişti. Ancak soğuk…
-
Cuma Gecesi Hikayeleri: Almak için geldiler
—
yazar:
Küçük bir Karadeniz ilçesinde doğdum. İsmini vermeyeceğim çünkü insanlar burada yabancıları pek sevmezler. Buna rağmen nüfusundaki artış beni hep şaşırtmıştır. İki tip insan vardır burada. Makam sahibi olanlar ve olmayanlar. Herkes için hayat aynıdır oysa. Yaklaşık doksan binlik nüfusu gün geçtikçe de artmaya devam etmektedir. Dışarıdan insan gelmeyip, genç nüfusunda büyük şehirlere göç ettiğini düşünürsek…
-
Cuma Gecesi Hikayeleri: Mutlu Bir Aile (4)
—
yazar:
Son İnsanlar karanlığa alışmış gibiydi. En çok eksiklerini duydukları şey eğlence araçlarıydı. Televizyon yok, internet yok. İnsanlar cep telefonlarını sokaklara konmuş portatif şarj aileleri ile bir lira karşılığı şarj ediyorlardı. Bu aletlerin yüzüne kimse bakmazken şimdi önünde uzun kuyruklar oluyordu. Alış veriş merkezlerindeki kafeler sırf bu yüzden dolup taşıyordu. Bu durum elbette birilerinin işine yaramıştı.…