Kovboylar ve uzaylılar fikri bana her zaman cazip gelmiştir. Hatta bu fikir Undead ile aklıma iyice yerleşmiş buradaki kovboy çakması yüzünden kendilerine ayrı bir sempatim oluşmuştu. Bu sempati Cowboys & Aliens’ı da merakla beklemem için yetti arttı bile. Sinemalara geleceği günü beklerken şartların elvermesi ile gidememiş olmam filmi evimin konforunda oturup izlerken aslında bana çokta şey kaybetmediğimi gösterdi.
Belkide filmin tek artısı Harrison Ford ve Daniel Craig‘i görmekti. Tabi bu listeye dahil edebileceğim bir kaç oyuncu daha var ancak filmin bu oyuncuların oyunculuklarını gösterebilecekleri kadar iyi olmadıklarını düşünüyorum. Basit bir konu basit bir, basit diyaloglar ve basit çekim teknikleri ile film olmamışlar arasında yerini almış.
Film Scott Mitchell Rosenberg‘in çizgi romanından uyarlanmış. Kendisini Man In Black’ın yaratıcısı olarakta bildikten sonra bu hikaye için de aslında boş olmayacağı düşüncelerim var ancak izlediğim film beni yanıltır cinsten. Umut ediyorum ki Scott Mitchell Rosenberg bu hikayeyi daha iyi yazmıştı ve hikayeyi bu duruma getirenler para göz yapımcılar.
Öncelikle belirtmeliyim ki filmde sinema dili sıfır. Bu gözünüze resmen batıyor. Hikaye çok basit ilerlerken, kurgu filmden soğutmak için insanı elinden geleni yapıyor. Anlam veremediğiniz bir çok olay birbirine girmiş vaziyette karşınıza çıkıyor. Evet buna filmin kahramanları da bizim gibi anlam veremiyor ancak yapımcıların izleyicilerin türlü türlü uzaylı filmi izlediğini hatırlamaları gerek.
Bu film ile birlikte sanki eski kötü uzaylı furyasına geri dönüyormuşuz gibi geldi bana. Uzaylılar dünyayı işgal etmiş ancak işgal amaçları ise ayrı bir soru işareti. Hepsi kapitalist bir ülke gibi gelmişler ve insanlara savaş açmışlar. Amaç ise para, altın. Tabi biz onların neden altın istediklerini bilmiyoruz. Film de bize bunu vermiyor zaten. Ancak filmde zengin fakir, hırsız, para muhabbetleri bolca dönerken bunun neden olduğunu rahatlıkla anlıyoruz.
Filmde diğer bir nokta ise bu uzaylılara karşı, kovboylar ve kızıl derililerin beraber savaşması. Biz birbirimizi yeriz ama dışarıdan biri gelirse ona karşı da birlik oluruz mesajını veriyor. Bu senaristlerin demokrasi götürülen ülkelere ufak bir uyarısı mıdır, yoksa biz kızıl derililerle kankaydık deyip kendilerini rahatlatmanın bir çeşidi midir anlayamadım.
Neyse filme dönelim biz. Woodrow Dolarhyde kendisinin kim olduğunu hatırlamayan bir suçludur. Kasabaya geldiğinde ise elbette yakalanır. Ancak hiç bir şey hatırlamamakla birlikte kolunda da bu dünyaya ait olmayan bir ley vardır. Kasabanın en zengini Jake Lonergan’ın oğlu ile birlikte ceza evine taşınacağı sırada birden gökyüzündeki anlam veremedikleri cisim tarafından saldırıya uğrarlar.
Bu saldırıdan sonra bazı insanları bu uçan şeyler yakalayıp götürmüştür. Gidenlerin içerisinde Jake Lonergan’ın oğlu ve bir çok kasabalının da yakını vardır. Onların bu saldırısı esnasında ise Woodrow Dolarhyde’in kolundaki bileklik ateş alır. Ertesi sabah ise Woodrow Dolarhyde ve Jake Lonergan yanlarına bir grup insanı daha alarak bu yaratıkları aramaya koyulurlar. Bu sırada ekibe daha sonra kendisinin de uzaylı olduğunu öğrendiğimiz tek dişi Alice katılır.
Eski gangster Woodrow Dolarhyd her şeyi hatırlamaya başlar yavaş yavaş. Tüm bu olanların neden olduğunu. Uzaylıların yerini bulurlar ama sayıca çok cüssece büyük bu yaratıklara karşı yapacak bir şeyleri yoktur. Eski çetesi ile hesaplaşmasını kısacık bitirir ve onlarla uzaylılara karşı savaşmaları için anlaşır. Bu sırada aynı dertten muzdarip kızıl derililerle de ortak düşmanlarına karşı savaşmak için anlaşma yapar. Bu anlaşmada en etkili rolü de iyi uzaylımız Alice oynamıştır.
Velhasıl kelam insanlar birlik olarak teknolokide son noktaya gelmiş uzaylılara tanklarla tüfeklerle diyemeyeceğim, taşla sopayla saldırarak onları püskürtür ve kaçırırlar. Dünya ve ganimetleri insanlara kalırken, Woodrow Dolarhyd ve Jake Lonergan örnek birer vatandaş olurlar.
Özetlemek gerekirse yazıyı, senaryosu, diyalogları, çekim teknikleri, oyunculukları, müzikleri, kendi içindeki tutarsızlıklarıyla izlenmeye değmeyecek bir film. Ancak bana uzaylı yaratıklar olsun diyorsanız o başka.
Yönetmen: Jon Favreau
Senaryo: Mark Fergus, Hawk Ostby, Steve Oedekerk, Scott Mitchell Rosenberg (çizgi roman)
Oyuncular:
Daniel Craig | … | Jake Lonergan | |
Harrison Ford | … | Woodrow Dolarhyde | |
Abigail Spencer | … | Alice | |
Buck Taylor | … | Wes Claiborne | |
Olivia Wilde | … | Ella Swenson | |
Sam Rockwell | … | Doc |
Linkler:
http://www.imdb.com/title/tt0409847/
Siz ne düşünüyorsunuz?