Ddong-gae (똥개) – Mutt Boy

İçimin pek ısınmadığı bir film de Ddong-gae. Diğer Kore filmlerinin aksine biraz daha sönük kalmış bu film. Eşdeğerlerine oranla bu sönüklük beni pek tatmin etmedi. 
Chol-Min zor bir çocukluk geçirmiştir. Annesi küçükken ölmüş babası ise işiyle çok yoğun bir polis memurudur. Chol-Min sevgiden yoksun yetişmiştir. Başı boş dolandığı için herkes ona “serseri köpek” ismini koyar. Bir gün karakoldayken babası ona bir köpek verir ve onunla kalmasını ister. O günden sonra kendi lakabını taktığı bu köpekle birlikte yaşamaya başlarlar.
Chol-Min bir çok şeyde başaısızdır. Geleceği ile planları yoktur. Tam lakabına uygun olarak hareket eder. Bir gün anlaşamadığı bir çete lideri tarafından köpeği öldürülür ve yenilir. Chol-Min bunu hazmedemez ve bu kişiyi iyice döver. Onun dövüşteki bu başarısını duyanlar, onun musabakalar katılmasını isterler. Ancak Chol-Min bunu kabul etmez. Ama istemeden kendini bir çetenin içinde bulmuştur. 
Bu saatten sonra yapacak birşeyi yoktur. Diğer çete ile kapışırlar. Bu kapışmanın sonucu nezatette biter ancak iki çete arasındaki bu savaş nezarette de bitmez. En sonunda Chol-Min ve diğer çete liderinin restleri kabul edilir ve bire bir dövüşmeye başlarlar. 
Yalın birdille anlatılan bu film, sevgisiz ve başı boş büyüyen bir çocuğun aşkını, başından geçen hikayeleri kimi zaman esprili kimi zaman ise şiddetli bir dille anlaıyor.
Filmi Kwak Gyeong-taek yazmış ve yönetmiş.

Oyuncular:
Jeong Woo-seong 
Kim Kap-soo
Eom Ji-won 
Kim Jeong-tae
Linkler:
http://www.hancinema.net/korean_movie_Mutt_Boy.php
http://www.imdb.com/title/tt0369357/

Yorumlar

“Ddong-gae (똥개) – Mutt Boy” için 2 yanıt

  1. Benimde izleyip “neydi bu şimdi” dediğim filmlerden bir tanesi.Seninde dediğin gibi Kore filmleri arasında oldukça sönük kalmış bir film; konuyu tam oturtamamışlar gibi veya konu olarak ele aldıkları şeyi pek de güzel işleyememişler..

  2. kişisel depresyon anları avatarı
    kişisel depresyon anları

    ben hiç birşey anlamadım açıkçası. anlatmak istenen ne neye odaklanmalıyız muamma. film oldu bittiye gelmiş resmen…

Siz ne düşünüyorsunuz?