2012 yapımı filmin yönetmen koltuğunda Colin Theys var. Yönetmenin geçmişine baktığımızda aslında öyle çokta iyi filminin karşımıza çıkmadığını görüyorum. Gerçi diğer filmlerini de izlemedin ancak biraz araştırıp baktığımda genelde uyarlamalarla karşımıza çıktığını görüyoruz. Dead Souls’da Michael Laimo(1–2)’nun aynı isimli romanından uyarlanmış.
Öncelikle bunun pahalı bir uyarlama olduğunu söyleyemeyeceğim. Hal böyle olunca filmden bir şey beklemekte ister istemez imkansız. Tabi nice düşük bütçeye çok iyi filmler karşımıza çıkıyor ama ilk dakikasından bu filmin öyle bir film olmadığını anlıyoruz. Kitabı okumadığım için nasıl bir kurguya sahip anlatımı nasıl bilemeyeceğim ama filmin kurgusunun başarılı olduğunu söyleyemeyeceğim.
Film oldukça hızlı bir giriş yapıyor. Bir adam tüm ailesini çarmıha gererek öldürüyor. Bu duruma karşı çıkan küçük çocuk yeni doğmuş kardeşini saklayarak onu kurtarmayuı başarıyor. Hikayenin bu girişinden aslında adamın çocuklarını ve kendisini kurban ettiğini görüyoruz. Ancak bebek kurtulmayı başarıyor..
Aradan yıllar geçer ve Johnny Petrie 18 yaşına bastığında bir mektup alır. Mektuba göre ailesinden ona bir konak kalmıştır. Bu durum onu şaşırtır. Annesine konuyu açmaya çalışır ancak net bir şey öğrenemez. Annesi dinine bağlı ve çok otoriterdir Bu mektubu yırtıp artmasını ve oraya gitmemesini söyler. Ancak Johnny annesinin hastanede kaldığı bir gün kaçar ve kendisine kalan evi görmeye gider.
Eve gittiğinde onu bir emlakcı karşılar. Hemen satışları yapıp gitmektir amacı. Daha Johnny kasabaya ilk ayak bastığında bir grup gencin saldırısına uğramıştır onun gitmesini isterler. Daha bu dakikada kasabada Johnny ile ilgili bir şeyler olduğunu ve aslında ilk sahnelerdeki aile ile bağlantısı olduğu da ortaya çıkar. Aslında o kurtulan küçük çocuk Johnny’dir. Johnny evi hemen satmaya razı olmaz ve evde bir gece geçirmek istediğini söyler.
Johnny evde vakit geçirmeye başlar ancak garip bir şeylerin olduğunu fark eder. Evde sanki birileri dolanmaktadır. Onu huzursuz eden de sürekli ortalıkta dolanan bir kargadır. Evde keşfe çıkar. Keşfi sırasında evde gerçekten birinin varlığını fark eder. Bu Emma adında bir kızdır. Emma kaçmış ve bu terk edilmiş eve yerleşmiştir. Johnny ve Emma burada yakınlaşırlar ve birlikte olurlar. Bu Johnny’nin ilk kız arkadaşıdır.
Ancak bu ev Johnny’nin hayatını değiştirse de ailesinin ruhları onu rahat bırakmamakta ve yarım kalan işi ruhlarını azat etmek için bitirmek istemektedirler. Johnny ve Emma evde olan bu garip olaylara karşı ne yapacaklarını düşünürler. Derken Johnny’nin peşinde olan ve evde lanet olduğunu düşünen bir adam gelir ve ailesinin ruhlarını çağırırlar tabi işler hepten karışır adan ölür. Bu sırada Johnny’e kasabaya geldiğinde ilk saldıran çocukta gelir. Ancak ikisi de ölür. Ancak ölen her birinin ruhuna ailesinden biri girer ve onları öldürmek için çabalar.
Filmde oyunculukların çok iyi olduğunu söyleyemeyeceğim. Genç oyuncular baş rolü almışlar. benim içlerinden tanıdığım ve son dönem dizilerde de izlediğim Magda Apanowicz var. Filmin kurgusu başarılı değil demiştim. Film bir korku filmi olarakta başarılı değil. Korkutan yada ürküten sahneler yok. Zaten standart bir korku filmi edasında ilerliyor film. Klasik korku sahneleri dışında da pek fazla bir şey vermiyor..
Özetlemek gerekirse bir korku filmi olarak bekleneni vermiyor Dead Souls. Gerek kurgusu, gerekse hikaye zayıf. Hikayenin belli olan bir dram yönü de mevcut ama bu pek verilmemiş. İzlense de izlenmese de olan bir film Dead Souls eminim ki daha iyileri ile karşılaşabilirsiniz.
Yönetmen: Colin Theys
Senaryo: John Doolan, Michael Laimo
Oyuncular:
Jesse James | … |
Johnny Petrie
|
|
Magda Apanowicz | … |
Emma
|
|
Bill Moseley | … |
Sheriff Depford
|
|
Geraldine Hughes | … |
Mary Petrie
|
|
Noah Fleiss | … |
Mack
|
Linkler:
Siz ne düşünüyorsunuz?