Film 32. İstanbul Film Festivali (2013) kapsamında gösterilmiş ancak o dönemde izleyememiştim. Tabi ondan sonra insan ne olduğunu unutuyor. Film günümüz dünyasının bilindik klişe hikayelerini bir araya getirerek başarılı bir kurgu yapmış. Sanal elemle iç içe olduğumuz şu dönemde hayatımızdaki bir çok ortak noktaya rastlıyoruz filmde. Film bu konuda çok başarılı. Sıradan gördüğümüz tüm hikayeleri bize başarılı bir şekilde anlatmış.
Film oldukça fazla karaktere bununla birlikte oldukça fazla hikayeye değiniyor. Aslında bir yandan sanallaşırken bir yandan da nasıl birey olarak diğer insanlardan uzaklaştığımıza onlara güvenemediğimize şahit oluyoruz. Film bu bağlamda, gerçekleri yüzümüze çarpar gibi. Film herkese hitap ediyor. Başarılı oyunculuklarıyla birlikte gerçekten övgüyü de hak ediyor.
Gerek sahne kullanımları, gerek sahnelerde kullanılan müzikler sizi filmin ortamına, duygusuna biraz daha itiyor. Sanki geçişlerde müziklerin bitişi biraz sertti ama bu da göz ardı edilebilir. Oyunculuklar iyi demiştim. Öyle ki yediden yetmiş yediye iyi. Ön plana çıkan belli bir karakter olmadığı için oyuncuların hepsinin performansı anlaşılabilir ve yerli yerinde. Gözüme tek çarpan karakter eşleştirmeleri oldu. Ancak gönül bu aka da konar boka da diyorum.
Filmin en güzel noktası da haydi mutlu sonlar olsun edasında olmaması. Her bir son gayet gerçekçi ve tatmin edici olmuş. Evet bu olurdu diyorsunuz izlerken. Tabi daha fazlasını ister istemez insan bekliyor ama bu haliyle de gayet başarılı. Yani film kurgu bakımından kesinlikle tatmin edici ve ekrana bağlayıcı. İzlerken kesinlikle sıkılmıyorsunuz.
Filmde akla kazınacak iyi sahneler var. Burada aslında kişilerin nasıl birbirlerinden uzaklaştıklarını görüyoruz. Hastanedeki çocuğu ablasının arkadaşlarıyla oturduğu sahnede arkadaşının yüzüne tükürmesi aslında her bir bireye atılan tükürük niteliğinde. Filmin dram yönü ağır olmasına rağmen ajitasyona gitmemesi de gerçekten taktir edilecek bir durum. Yani yönetmen çizgiyi çok iyi yakalamış.
Hikayede bir kaç aile var. Kadın internette konuştuğu adam tarafından dolandırılınca kocası ile birlikte beş parasız kalırlar. Adam karısının konuştuğu kişiyi özel bir dedektif tutarak takibe aldırır ve buldurur. Ancak elde çok fazla delil yoktur. Yani bir türlü suçlanamaz. Adam karısı ile birlikte kendilerini dolandırdıklarını düşündükleri kişiden intikam almaya çalışır.
Dedektifin oğlu ise arkadaşının gazına gelerek Facebook’ta sahte bir kız profili açar. İçine kapanık, avukatın oğlu ile konuşmaya başlarlar. Muhabbet artınca kız çocuğa çıplak resmini gönderir ve çocuktan da aynı şeyi bekler. Çocuk resmini çeker ve gönderir ancak tüm resmi okula yayılır ve herkes onunla dalga geçer. Çocuk buna dayanamaz ve intihar eder.
Çocuğun avukat babası oğlu ile ilişkisini gözden geçirirken, avukatı olduğu televizyon şirketinden de olay gelmiştir. Bir muhabir genç yaşta internetten soyunan bir çocukla röportaj yapmış ve bu röportaj büyük yankı uyandırmıştır. Tabi işin içine FBI’da girer. Muhabir iki arada bir derede kalır. Çocuğun ona olan güveni gitmiştir. Yaptıklarını sorgulamaya başlar.
Film kısaca bu şekilde özetlenebilir. Yönetmen sıkmadan her bir aile karakterine değinmiş ve onların psikolojilerini, kaçtıkları şeylerle yüzleşmelerini vermiş. Film yönetmenin ilk filmi ve takip listesine eklenmeyi de hak ediyor. Özetlemek gerekirse kesinlikle izlenmesi gereken bir film Disconnect. Ne yapın edin izleyin derim.
Yönetmen: Henry Alex Rubin
Senaryo: Andrew Stern
Oyuncular:
Jason Bateman | … |
Rich Boyd
|
|
Hope Davis | … |
Lydia Boyd
|
|
Frank Grillo | … |
Mike Dixon
|
|
Michael Nyqvist | … |
Stephen Schumacher
|
|
Paula Patton | … |
Cindy Hull
|
|
Andrea Riseborough | … |
Nina Dunham
|
|
Alexander Skarsgård | … |
Derek Hull
|
|
Max Thieriot | … |
Kyle
|
|
Colin Ford | … |
Jason Dixon
|
|
Jonah Bobo | … |
Ben Boyd
|
|
Haley Ramm | … |
Abby Boyd
|
Linkler:
Siz ne düşünüyorsunuz?