Yine biraz geciktim kitap yazısı ama ne diyoruz geç olsun güç olmasın. Aslında bir hafta daha gevezelik yapıp yazı sirkülasyonunu bir aya mı tamamlasam bilmiyorum. Ya da haftada bir tatil mi yapsam. Ama bu tatilin süresi uzar diye korkmuyor değilim. Neyse ben bu konuda düşünürken gelelim kitabımıza.
Şimdi kitabın da dizisi olduğunu düşünerek biraz kıyaslama yoluna gideceğim. Ana hatlarıyla bakıldığında isim ve bası karakterlerin benzerliği dışında dizinin kitap ile ilgisi yok. Burada kitap mı dizi mi diye sorarsanız ben dizi derim. Tabi dizinin diğer unsurlardan da etkilenerek çekildiğini düşünürsek daha iyi olması olası. Neyse gelelim kitabın fiziksel şekline.
Kağıt kalitesi normal olmakla birlikte ben kapak ve iç baskıyı beğendim. Kapak derken kapak tasarımından bahsetmiyorum. Tabi bir de kapakta kocaman Netflix dizisi logosu var o da ayrı bir durum. Pazarlaması iyi ama kapağa pek oturmamış.
Hikaye Maslak’ta plazada çalışan Atiye’nin başından geçenleri anlatıyor. Aslında başından geçenleri demeyeyim de spiritüel uyanışını anlatıyor diyeyim. Kendini garip hisseden Atiye, psikiyatra gider ve psikiyatr da onun rüyasını yorumlayarak bir uyanışın içinde olduğunu ve kendini dinlemesi gerektiğini söyler. Herkes gibi içinde bulunduğu durumu sorgulayan Atiye uzun zamandır gitmediği ailesinin yanına gider. Burada yol üzerinde yaşlı bir kadınla karşılaşır. Kadın ona bir şeylerden bahseder ve Atiye gerçeği araştırmaya başlar. Burada aslında ailesi bildiği kişilerin gerçek ailesi olmadığını öğrenir ve onları araştırmaya başlar. Babasının bir akıl hastanesinde olduğunu öğrenir ve oraya gider.
Ancak oraya vardığında babası hastaneden çıkarılmıştır. Atiye soluğu rüyalarında gördüğü, gitmesi gerektiğini düşündüğü Göbekli Tepe’de alır. Burada ip uçlarını takip eder ve aslında kendisinin boyut kapısını açmak için çok önemli bir araç olduğunu öğrenir. Tabi kendini keşfi esnasında bir takım sınavlardan da geçer.
Şimdi bir de hikayede büyük dünya şirketi var. Şirket demeyelim de şirket sahibi. Bu şahıs da yapacağı ayin ile boyutlar arası kapıyı açıp, dünyalara hükmetme amacı gütmektedir. Tabi kapıyı açacak yardımcı da Atiye’dir. Bu esnada aslında kaçakçı olan babası bu adamlar ve devlet tarafından izlenmektedir. Hatta vakti zamanında Atiye’nin sevgilisi olan şahıs polis memurudur. Hikaye yabancıları da işin içine sokarak evrensek bir yapı kurmaya çalışmış. Ne yalan söyleyeyim bu kısımlar, Göbekli Tepe’de tanıştıkları arkeolog bölümleri beni biraz sıktı. Bir yerde hikaye bulmaca çözer gibi ilerlerken sonuç sanki çok yavan ve düz geldi bana.
Şimdi yine klasik son paragrafımı yazayım. Öyle ileri geri konuştum ama çabucak okudum. Sıkmadı hızlı aktı. Ancak ikinci kitabı okur muyum bilmiyorum. Belki de bu aydınlanma işleri bende hep boka sardığındandır. Bu arada sanırım Atiye dünya. Uyanan o…
Kafamda deli sorulan ve garip bir tanıtım yazısı oldu bu.
Kitap Arkası
NETFLİX Orijinal Yapımı Atiye’ye ilham veren roman Dünyanın Uyanışı
“Sıradan biri olman sıradışı bir kadere sahip olamayacağın anlamına gelmiyor.”
“İnsanın kaderini sevebilmesinin şartı onu anlamasıdır. Anlayamadığımız şeyi sevemeyiz. Hayatının neden bu halde olduğunu bir kere anladın mı, kaçınılmaz olarak değişirsin. Sen değişince, kaderin de değişir. Değişim, anlamanın bir numaralı yan ürünüdür. Meseleye böyle bakınca da, kaderimizi anlamanın onu şekillendirmeye giden ilk ve en önemli adım olduğunu söylemek yanlış olmaz.”
Bir rüyayla başladı her şey. İki nehrin arasındaki bereketli topraklarda yürüyordu Atiye, birden hoş manzara yerini karanlık, kan gölü ve çığlıklarla süslenmiş bir senfoniye bıraktı. Toprak ana yeni bir çağa, Atiye kendi uyanışına gebeydi. Karanlığın sahibi içindekini çekip çıkarmak için karnına yöneldi ve uyandı Atiye. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı, çünkü o da biliyordu ki geçmişin hikâyeleri sonsuza dek gömülü kalamazdı. Ve gerçeğin izlerini sürmek için yola çıktı, varacağı yerin sırrını bilmeden… Çünkü insanoğlunun hikâyesinin bittiği yerde onun hikâyesi başlıyordu.
Şengül Boybaş ilk romanı Dünyanın Uyanışı ile okurunu insanlığa çağlar boyunca evsahipliği yapmış kadim topraklara, 2018 yılında UNESCO Dünya Mirası listesinde yerini alan Göbeklitepe’nin gizemli hikâyesine davet ediyor. Üzerinde yaşadığımız bereketli toprakları, hayatın yanlış yaşanışını ve insanlığın sonsuz kez yenilişinin çarpıcı romanı Dünyanın Uyanışı’nı bir solukta okuyacaksınız!
Siz ne düşünüyorsunuz?