Bu gün hava güzel, yani sabah işe gelirken geçirdiğim süreç içersinde hava güzeldi. Genelde yürümeyi tercih ediyorum. Kar, kış, yağmur, çamur demeden. Genelde sürekli hareletsiz geçen günüm yayılmaya başlayan göbeğim buna etken tabiki. Hayır en önemlisi yürümeyi sevmem.
Bugünse hava güzeldi. Ne üşütüyor, ne de terletiyordu. Her zmanki gibi insanlar yine bir yerlere yetişmeye çalışıyordu tabi hafta içine oranla biraz daha durgun bir şekilde. Çoğunun kulağında kulaklık hızlı adımlarla yürümekte. Şu kulaklık olayını anlamıyorum. Tamam insanlar yolcukuk esnasında dinleyebilir, otobüste, minibüste ama yolda yürürken bunu yapmak hele sabahın köründe yapmak bana biraz ters geliyor. Sürekli lanetle gözümüzü açtığımız güne kulağımızı tıkayarak devam ediyoruz. Bir nevi şehre sırtımızı dönüp onu yok sayarak ve şehirden/hayattan bize iyi davranmasını istiyoruz.
Şehri dinliyorum, her sabah, ayak seslerini, motor seslerini, bir kedinin mırıldanmasına karışan rüzgarı. Adımlarım, salınan tozlara karışıyor. Küçük hortumu andıran yaprakların dönüşüne selam veriyorum. Solumda bir köpek bana bakarak balını eğiyor. Selamına aynı titzlikle yanıt veriyorum. Kediler de öyle. Hatta son zamanlarda sevmemeye başladığım güvercinler de…
Kulaklarımı doğa ya kapamıyorum. Evet çoğu insan bu şehirden, karmaşasından nefret ediyor bazen illallah dediğimiz oluyor amabu onu göz ardı etememizden kaynaklanmıyor mu?
Şu kulağımıza tıkadığımız şeylerle hayatı tıkıyoruz aslında. Herkesin derdinden uzak, herkesten uzak, büyük bir donukluk içinde başlıyoruz güne. Diyaloglarımızı kısıp. Günaydın bile diyemiyorsunuz kimseye.
Duyar mı ac..
dünyayla bağlantılı yaşamak…
—
yazar:
Yorumlar
“dünyayla bağlantılı yaşamak…” için bir yanıt
-
yaa o değil de duymak istemediğim sesler duymak iistediklerime oranla o kadar fazla ki elimde değil kuaklarımda sevdiğim şarkılarla kendimi dinlememek…
gün içinde tek başıma kaldığım her anı değerlendiriyorum.. yapacağım işleri düşünüyorum mesela… yazacağım şeyleri filan… 🙂
Siz ne düşünüyorsunuz?