Uzun zamandır anime yazmamanın mamurluğu üzerime çökmüşken şöyle silkinip güzel bir animeyle soluğu aldım. İki gecede merakla bitirdiğim bu 13+1 bölümlük anime serisi diğer animelerin önünü açacak gibi gözüküyor ki birikmiş durumdalar.
Gelelim biz Elfen Lied’e. Sanırım anime biraz hitap karmaşası yaşamış olacak ki adı Almanca, giriş müziği Latince, animenin dili ise elbetteki Japonca ama ayrıyetten İngilizce olarak ta seslendirilmiş. Daha ilk bölümünden itibaren merak ettiren bir animeydi. Zaten iki güne sığdırıp izlememin sebeplerinden biri de buydu. Şöyle ilk bölümün girişini özetleyeyim size, bir erkeğin izlememesi için imkansız sahnelerle dolu.
Muhtemelen üzerinde araştırmalar yapıldığını sandığımız kafası maskeli vücudu güzel bir hatun kişisi laboratuvardan kaçmaya çalışmaya çabalamaktadır. Tabi buna çabalamak derse, o sadece yürür ve etrafındaki onu çeviren güvenliklerin birer birer kolu kafası patlar. Buradan anlarız ki hatun kişimizde bir şeyler vardır…
Hazır başlamışken hikayeye biraz daha gireyim… İnsan evriminin bir sonraki sürümü olarak nitelendirilen diclonius’lar dünyaya gelmeye başlamıştır. Bilim adamları onların insan ırkını sona erdireceğini düşünmektedir. Çünkü bu tür insanları öldürmekten zevk almaktadır. İlk başta da belirttiğim gibi laboratuvardan kaçan bu diclonius’un adı Lucy. Diclonius’ların insandan farkı ise başlarında boynuza benzer bir çıkıntının olması ve bilim adamlarının vektör dedikleri 2-4 metreye uzanan görünmez kollarıdır. Lucy’nin kaçmasıyla birlikte tüm güvenlik birimleri devreye girer çünkü Lucy insan ırkı için büyük bir tehdittir.
Lucy’nin kaçmasıyla birlikte onu yakalamak üzere iki diclonius daha salınır. Bunlardan biri, 7 numara diye tabir edilen Nana, diğeri ise 35 numara ile tabir edilen Mariko’dur. Bu sırada kaçarken yaralanan Lucy’i Yuka ve Kouta adlı iki kuzen bulur. Lucy hafızasını kaybetmiş ve sadece Nyuu diyebilmektedir. Beraber yaşamaya başlarlar.
Lucy ve Nana kapışmasına şahit olan evsiz küçük kız Mayu’da bir süre sonra onlarla yaşamaya başlar. Lucy hakkında tereddütleri vardır ancak onu Nyuu olarak tanıdığı için bu tereddütlerin hayalden ibaret olduğunu sanır. Bu arada Nana’da onlara ev arkadaşı olarak eklenir.
Hikayeyi düz olarak anlatınca tabi açıklar mevcut. Ancak anime boyunca bir çok soru işaretinin cevabına kavuşuyorsunuz. Buna rağmen bazı konular havada kalmıyor değil. Öyle ki gereksiz bir çıplaklık var animede ancak bunlar bir yerde rahatsızlık vermeyecek seviyede insanı seyrettirirken karakterlerin hareketleri ile birden anlam değiştirebiliyor. Bir yandan da kan gövdeyi götürürken araya serpiştirilen duygusallık biraz fazlaya kaçmış gibi. Öyle ki duygu sömürüsü bir hayli hikayenin üzerine çıkmış.
Tabi animeyi felsefi açıdan pek ele almayacağım yalnız kısaca değinirsek, insan, insanlık varoluş amaçlarından alıntılar yapıyor. Tabi bu durumda karşımıza iyi ve kötü de çıkıyor. İyi kötü olabilir mi yada kötü iyi olabilir mi? Bir insanı kötülüğe iten başka insanlar mıdır? Anime birazda hayatın gerçekleri ile dolu… Hani şöyle açıpta eğleneyim tardan bir anime değil. Ancak değinmek gerekir ki gerek müzik gerekse grafiklerle takdir edilesidir.
Bu arada Elfen Lied, Lyn Okomato tarafından 12 cilt (107 bölüm) olarak 2002’de manga olarak piyasaya sürülmüş. 2004’te ise Namoru Kanbe tarafından 13 bölüm olarak animeye uyarlanmış.
Linkler:
http://tr.wikipedia.org/wiki/Elfen_Lied
http://www.animenewsnetwork.com/encyclopedia/anime.php?id=4148
Siz ne düşünüyorsunuz?