(bu işler bizi bozar ama…)
Gazete ve televizyondan uzak olan ben bu haberi de iki gün sonra duyuyorum kendime de bir helal olsun (: . üzülmedim de değil hani ama sanırım artık Emin Çölaşan’ı Cumhuriyet saflarında görebiliriz.
Konuyla ilgili aşağıya Emin Çölaşan’’ın doğruluğunda tereddüt yaşadığım son köşe yazısını ve buna Ali Atıf Bir’in yorumunu ekliyorum…
Vay vay vay!.. (Emin Çölaşan)
ELİMDE İstanbul’da haftalık yayınlanan bir İslamcı dergi var. Seçim sonrasındaki iki ayrı kapağını burada görüyorsunuz. İlkinde Anıtkabir’e kilit vurulmuş ve altı ok, Atatürk’ün mezarından ceset halinde çıkarılıyor.
Bir sonraki kapakta ise altı ok şöyle tanımlanıyor: (Aslında Cumhuriyet rejimine küfrediliyor!)
“Dinsizlik, Halk Düşmanlığı, Fahişelik-İbnelik, Ayyaşlık-Hırsızlık, Batıcılık-Hayvanlık, Vatan Hainliği.”
* * *
Derginin Anıtkabir kapaklı sayısında, 19. sayfada bir haber. Bunları sizlerden özür dileyerek aynen veriyorum ki, herkes pisliğin boyutunu görsün. Haberin başlığı: “Dayılanan pezevenge kurşun yağdı.”
“Kayseri’de seks dükkanı açarak Müslüman halkımıza meydan okuyan pezevengin kerhanesi kurşunlandı. Kayserili Müslümanlar bu orospu çocuğunun açtığı seks dükkanına giderek ‘Ananın porno filmi var mı, eğer gelirse biz satın alacağız. Ananın donunu da dükkanın girişine as’ dediler.
Şimdi biz laiklerden öğrendiğimiz yöntemlerle para kazamayı öğrenen bu orospu çocuğunun anasının filminin vizyona giriş haberini bekliyoruz.
Müslüman Kayseri halkı bizi yanıltmadı ve pezevengin işyeri kurşunlandı. Onları tebrik ediyoruz.
Gün geçmiyor ki Laik Cumhuriyet’in Allahsız ve ahlaksız rejiminin pislikleri görülmesin. Cumhuriyet kazanımları!
‘İlke ve inkılapların’ oluşturduğu bu manzara karşısında biz intikam yemini ettik.
Tek tek ve topyekun, hesabını bu dünyada görmek üzere Allah’tan memuriyet diliyoruz.”
Bu yayınlar (hem de “Müslümanlık” adına) İstanbul’da Valiliğin, Savcılığın, Emniyet ve öteki ilgili makamların gözleri önünde yapılıyor.Devlet var mı? Var, var!
yazının linki: http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=7080165
Laik medyada aslında “dinci” diye tanımlanan basın gibi beyinlere haddinden fazla çarpıtılmış haber, çıkarım, yargı virüsü yayıyor, Türkiye’nin sağduyulu davranmasını engelliyor. Görünen yüzde de suçlu “amigo” siyaset yazarları yapıyor.
Bu amigo yazarlarının çoğu da ne yazık ki iletişim, semboller, bilimsel bilgi, iletişim kuramları konusunda tam dinozorlar. Tam anlamıyla enformatik bir cehalet yaşıyorlar. Kendi yorumlarını tek gerçek sanıp suyu 45 derecede kaynatmaya çalışıyorlar.
Türkiye’de köşe yazarlığına ciddi bir rönesans gerekiyor. Doğru..
Ama onlar aslında sadece günah keçisi değiller mi?
Kabul ediyorum…Türkiye’de şeriat tehdidini küçümsemek yanlış! Türkiye’de şeriat diye yanıp tutuşan Türkiye’yi günah-sevap temelinde yönetmek isteyen az sayıda fanatik var. Ve bu fanatikler medyayı da kullanıyorlar çok da tehlikeliler.
Ama fanatikleri teşhir edeceğim diye şeriat tehlikesi ile dindarlığı aynı kefeye koymak , içinde din geçen her çalışmayı, her olayı, her olguyu küçümsemek, dinin gerekleri ile alay etmek, pireyi deve yapmak çok ama çok yanlış…
Şeriatı türban, kara çarşaf, sakal, haremlik-selamlık, kadın eli tutmama, kadın doktorun erkek hastaya bakmaması İslam’ın yerel sayılabilecek simgesel göstergelerine indirgemek ayrıntıda boğulmaktan, Türkiye’yi de gereksiz ayrıntılarda boğmaktan başka bir işe yaramaz… Oysa gazetelerin bilimsel bir gözlükle sorunun özüne inmeleri gerekir.Emin Çölaşan “laik” medya içinde bir semboldü..Bu yüzden günah keçisi oldu..Laik medyanın sorunu sadece Emin Çölaşan’ın ayrılmasıyla bitmez. Bilimsel gazeteciliğin kurallarını her alana uygulamaları ve Türkiye’yi zihinsel resmi ideolojiden kurtaracak adımları atmalarıyla biter.
Kritik Köşe