Eva ile karantina günlerinde delirmeceler

Casino Royale 2006

Baktılar bu kız iyi, güzel, hemen James Bond kızı yapalım dediler. James Bond filmlerini sadece aksiyon için izlediğim ve ayrıntılarını bilmediğim için sanırım Bond’ın ilk aşık olduğu kız oluyor Eva yani Vesper Lynd. Film hakkında ne diyeyim ki bilemedim. Eva burada tamamen boy gösterisi yapmış çekiciliği ile. Bakınız güzel demedim. Çünkü onda değişik bir şey var.

Filmin 58. dakikası Eva hasretiyle geçiyor. Film yarısına yaklaşmış. Dedim bu saatten sonra gelmez herhalde. Filmi izlerken saatte iki olmuş. Derken birkaç saniye kendisini görmem gaza getiriyor beni. Aa, sonrasında Bond ile münasebetsiz bir ilişki. İlişkimsi… hakikaten o neydi? Sonuçta Bond bu ailemizi ajanı. Neyse ki sonra bol bol görüyoruz. Arada Bond abimize yamuk yapsa da özünde iyi olduğu için kendini feda ediyor onun için. İşte bu filmde bir bakışı var diyorsun ki bu. Evet bu filmde de oyunculuğu iyi ama senaryo zayıf kardeşim ne yapalım. Vesper yine bir Isabelle değil.

The Golden Compass 2007

Aslında diğer filmler gibi bu filmi de daha önce izlemiştim. Ama filmi en çok hatırlamam “ana geçende bunun dizisini izledim” dememle oldu. Artık kadroya rağmen nasıl başarısız bir filmse aklımdan kazınmış gitmiş. Filmin konusunu anlatsam mı bilemedim anlatmayayım ya sonuçta yazı film üzerine değil. Elinde pusulayla geleceği gören bir çocuğu anlatıyor film. Bunların ruhları hayvan şeklinde yanlarında dolanıyor falan. (Çok berbat özet yaptım fanları umarım beni topa dizmezler.)

Eva ise 46. dakikada karşımıza çıkıyor. Hem de cadı rolünde. Ne diyeyim. Sevmek, pardon cadı olmak sana yakışıyor. Sonra bekliyoruz, bekliyoruz, bekliyoruz yine bekliyoruz ah geldi derken yine kayboluyor. Karakterin ismi var ama kendisi yok. Serafina Pekkala. Kıyaslayamadım bile Serafina, neyse şerefina… Biz devam edelim. Cadı olmak sana yakışıyor, cadı olmak sana yakışıyor…

Franklyn 2008

Ben bu filmi festivalde izlemiştim. Muhtemelen blogda vardır. Aslında filmlerin birçoğu vardır. Bir arama yakınınızda deyip reklamı da saldıktan sonra konuya geçeyim. Ne bu hatırlamıyorum derken ilk dakikada benim jeton düştü. Distopik bir hikaye olan Franklyn de iki karakter olarak çıkıyor karşımızda Eva. Emilia / Sally. Ve o kadar Eva’sızlıktan hakkını vererek bu filmde kendisini görüyoruz. Hem de sadece kendisini görmekle kalmıyor gayet filmin lokomotifi gibi filmi götürüyor. Zaten öyle ya! Ancak Emilia karakteri oldukça iyi oturmuş ve de oynamış. Kendisinden böyle roller bekliyoruz. Bu arada herkese hitap etmeyebilir film. Ama ben Emilia ve Sally’i Isabelle’in hemen arkasında koyarım.

Cracks 2009

Aslında diğer filmlere baktığımızda çok düz çok naif ilerleyen bir film Cracks. O sebeptendir ki ben bu filmi daha önce izlememişim. Bir yatılı okulda öğretmen olarak çalışan Miss G’nin hikayesine tanık oluyoruz. Miss G diğer öğretmenlerden farklı maceraperest biridir. Hayatı daha görmemiş körpe kızlara maceralarını anlatır ve onların gözünde oldukça kıymetlidir. Ancak günün birinde okula sanırım Hollanda prensinin kızı gelir. Yani diğer kızlardan daha çok görmüş okumuş biri. Miss G hikayelerini yaşamış gibi anlatırken bu kız onun anlattıklarının kitaplardan olduğunu söyler. Tabi bu kız her şeyde başarılı ve farklı olunca Bayan G ona karşı bir şeyler hissetmeye başlar. Ancak bir yerde iktidarını da kaybetmektedir. İki duygu altında kalınca kendini düşünür. Şimdi düzgün bir şekilde filmi anlattım ama söyleyecek başka bir şey yok. Sanatsal film ne yapalım. Şimdilik üçüncü sırada derim Miss G.

Sayfalar: 1 2 3 4 5 6