Genelde senaryoları ile tanıdığımız Alex Garland‘ı bu kez yönetmen koltuğunda görüyoruz. Filmin senaristi yine kendisi. Bir bilim kurgu sever olarak 2014 yılında çekilmiş bu filmi şu dakikaya kadar neden izlemedim diye soruyorum kendime. Evet film bilim kurgu ancak biraz sanatsal bir bilim kurgu. Tabi benim o konuyla ilgili bir sıkıntım yok.
Ex Machina biraz yaratıcı, yaratılan, varoluş konusuna odaklanmış. Tabi bunlar çok fazla felsefi kelam edilmeden, bu konu ile ilgili çarpıcı kelimeler kurulmadan yapılmış. Bu durum belki de filmi çok iyi olmaktan alıkoyan tek unsur. Ancak genel anlamda film anlatmak istediğini de anlatmış.
Film Caleb karakterinin bir iş başvurusunda kabul edilmesi ile başlar. Celeb şirketinde çalıştığı patronu Nathan’ın yanında özel bir görevli olarak çalışacaktır. Nathan bu mutlu haberi tüm sosyal mecralarda arkadaşları ile paylaşır. Celeb daha sonra Nathan ile buluşmak, çalışacağı yere gitmek için uzun ve gizli bir yolculuk yapar. Gittiği bu yerden çıkış yoktur, belli tarihlerde sadece uçuşlar düzenlenmekte ve erzak getirmektedir.
Nathan ve Celeb yaptıkları görüşmeden sonra, Celeb, Nathan’ın şartlarını kabul ederek işe başlar. Yapacağı iş ise şudur: Nathan yapay zekaya sahip bir robot yapmıştır ve Celeb onunla diyaloğa girerek onun ile ilgili, programın durumu ile ilgili raporlar verecektir.
Celeb, robot Ava ile tanışır ve sohbet etmeye başlar. Bir süre sonra Celeb, Ava’ya yakınlık duymaya başlar. Bu sırada zaman zaman bulundukları yerde elektrik kesintileri olmaktadır. Bu kesintiler sırasında hiç bir şey kayıt cihazı çalışmadığı sırada Ava, Nathan hakkında Celeb’e bazı şeyler söyler ve onun kafasını karıştırır. Ava’ya inanan Celeb ise onunla kaçma planı yapar. Tabi işler pek beklendiği gibi değildir.
Şimdi gelelim karakterlerin ve filmin ufak ayrıntılarına. Tabi öyle uzun uzadıya bir şeyler yazmayacağım. Filmin odaklandığı şey aslında yapay zekadan çok yaratmak ve yaratıcılık üzerine. Bu bağlamda film bilim kurgudan biraz uzaklaşıyor. Yani ortada robotun olmasının haricinde ne teorik ne de pratikte bilim kurgu ile bağlantısı kalmıyor.
Filmin anlatımı zaten ilk dakikadan itibaren yaratıcı ve yaratılan olmak üzerine kurgulanmış, olarak ortaya çıkıyor. Filmin ilk dakikalarındaki kamera hareketleri Celeb’in bir şekilde birileri tarafından izlendiğinin izleyene hissettirilmesi Nathan’ın soyunduğu her şeyi bilen düşünen tanrı rolünün pekiştirilmesine temel atıyor ve sonrasında geçen diyaloglar, bu durumu pekiştiriyor. Zaten Nathan, “bilinçli bir makine yarattıysam, tanrıyım” diye bir göndermede bulunuyor. Burada aslında Celeb’in varlığını aslında yapay zekayı test etmekten çok Nathan’ın tanrılığına onay vermesi sebebi ile olduğunu anlıyoruz. Her şeye vakıf olma, her şeyi bilme durumu da bunu pekiştiriyor.
Aslında bakıldığında küçük mekanda bir yaratılış miti oluşturulmuş. İlk kadını temsil eden Ava, ortama yaratıcı dışında bir erkeğin gelmesi ile birlikte onu baştan çıkarmaya çalışıyor. Bu sırada tanrı rolü üstlenen Nathan ise Celeb’e sadece belli yerlere girebilme yetkisi verdiği kart ile belli kısıtlamalar koymuş. Yani o kırmızı çizgiyi, yasak elmayı belirtmiş. Bunun aşılması ise bası sorunları akabinde getirmiş.
Tabi Ava’nın başarısız sürümleri de mevcut. Bunlar gizli bir yerde çıplak olarak asılmış ve her biri ayrıntılı olarak insan vücudu şeklinde. Nathan burada tüm prototipleri kadın olarak yaratmakla birlikte aslında tanrı baba rolünü üslenmiş ve kendisine hizmet edecek birer dişi yaratmış. Bunun sonucunu da aslında sadece ona hizmet etmekle görevli, cinsel açıdan da tatminini sağlayan Kyoko’dur. Aslında Celeb’in geçmişine bakıp ailesini küçük yaşta kaybettiğini kayda alırsak, burada Nathan’ın ona yaklaşımını da hesaba katarsak bir yaratıcı baba figüründe ortaya çıkarttığını söyleyebiliriz.
Aslında Celeb’in bu sevgi yoksunluğunu Ava’da görmüş, bunun üzerine oynayarak, Celeb’i sevdiğine inandırmıştır. Şöyle bir bakıldığında iki karakterin de ortak tarafı vardır. Ava’nın Celeb’i biraz daha etkilemek için tutkuya ihtiyacı vardır. Bunu da çıplaklıktan çok giyinikken yaptığını görüyoruz. Fikir anlamında tam olarak uzlaşmış iki birey dış görünüş farklılıkları ortadan kalktığında asıl eylemin başlangıç adımı atılıyor. Robot görünümünde olan Ava peruk takıp, kıyafet giyip Celeb’in karşısında çıktığında aslında kimseden farklı olmadığını gözler önüne sunuyor ve Celeb’in kaçma planına bağlanmasını sağlıyor. Burada aslında Nathan’ın Ava’yı neden bir robot gibi bıraktığını da anlamış oluyoruz. Fark edilmesi için farklı olması lazım.
Ancak düşünen, yorum yapabilen Ava yaratıcısının bazı konularda yanlış yaptığını düşünüyor ve düşüncenin verdiği var olma duygusuyla insanları kullanıp hayatını idame ettirmeye çalışıyor. Burada aslında Ava’nın Celeb’i bu duruma sürüklemesindeki sebeplerin başında da Celeb’in bedenleri buluduğuna kendini de robot sanması geliyor. Bu şekilde aslında Ava’nın testlerden geçtiğini de anlıyoruz.
Aslında film hakkında yazılacaklar uzatılabilir. Ben filmi teknik açıdan da oldukça beğendim. Gerek kullanılan mekan, yaratılan atmosfer, gerekse çekim teknikleri ve sahne derinlikleri başarılı. Buna ek olarak müzikler ve müzik kullanımları da oldukça başarılıydı. Oyunculuklara da küçük bir şekilde değinmek gerekirse ben başarılı buldum. Karakterler oturmuştu
Özetle Ex Machina izlenmesi gereken filmler arasında.
Yönetmen – Senaryo: Alex Garland
Oyuncular:
Domhnall Gleeson | … |
Caleb
|
|
Corey Johnson | … |
Jay
|
|
Oscar Isaac | … |
Nathan
|
|
Alicia Vikander | … |
Ava
|
|
Sonoya Mizuno | … |
Kyoko
|
Linkler:
Siz ne düşünüyorsunuz?