f (taslak) 4

Göz kapakları ağırlaşıyordu. Üzerine sadece özel günlerde giydiği (belki de ileride bir kez daha giyecekti) mavi ipek geceliğini giymişti. Büyük salondaki televizyonun tam karşısında bulunan suni deriden yapılma koltuğa uzandı. Engel olamadığı bir atıştırma hissi vardı üzerinde. Koltuğun önündeki kayın ağacından yapılmış, ceylan şeklindeki (tasarımcısı bu ismi koymuş aslına bakarsanız ben benzetemedim) sehpanın üzerinden televizyonun kumandasını aldı ve anlamsız akan renkleri izlemeye koyuldu.

Küçük hava akımları dolanıyordu evin içinde. Birçoğu ipek geceliğin altından vücuduna dokunmaktan haz alıyordu. Gözleri iyiden iyiye ağırlaşmaya başlamıştı. Hayalle gerçek arasında var olmaya çaba sağlıyordu. Televizyonda belgelini izlediği rakunlardan birisi dönerek ona el salladı. İlkindi, yattığı yerde doğruldu. Daha dikkatlice baktı televizyon ekranındaki ona el sallayan rakun ağaca sarılmış sallanıyordu. Kürkü oldukça uzundu. Küçücük siyah burnunu sağa sola oynatıyordu. “Bir şeyler kokluyor” diye düşündü bir süre durakladıktan sonra, “küçük burna göre kocaman delikler ama…” diye düşüncesine devam etti.

İnsanların bir şey düşünmeme durumunu bilirsiniz. Aklınızdan her şey bir süreliğine hızla geçer ve ardından sadece boşluk kalır. Gözlerini tavanda loş yanan lambaya dikti. Bir kabağı anımsatan aplikten yansıyan ışık küçük renkler oluşturuyordu, sadece ona baktığında görebildiğin. Yavaşça renkler solmaya başladı, ışık netliğini kaybetti. Gizlerinde iki tane renkli ışık topu ses çıkarttıklarını hayal ettirircesine hızla hareket etmeye başladı ve birbirlerine çarptıklarında büyük bir patlamayla karanlığa büründü her şey…


Yorumlar

Siz ne düşünüyorsunuz?