Anlayamadığım bir sebepten ötürü şu an vizyonda iki adet Sopon Sukdapisit filmi mevcut. Sanıyorum Türkiyedeki film şirketleri bu yönetmenle güzel bir anlaşma yapmışlar. Peki Sopon Sukdapisit‘i nerden tanıyoruz diye sorarsak geçtiğimiz senelerde Amerikan versiyonu da çekilmiş olan Shutter‘ı örnek verebiliriz. Sanıyorum ki bende bu filme bir yerlerde değinmiştim ancak şu karışıklıkta bulamıyorum.
Öncelikler Shutter’a bir göz atalım… Bir fotoğrafçının başından geçenleri merakla izlemiştik. Başarılı da bulduğum bir filmdir. Hatta Tayland filmlerinde karşılaştığımız bol knalı büyü olaylarından eser yok. zaten Sopon’un filmlerinde buna rastlamak biraz zor. Daha çok merak ettiren ve geren özelliklere sahiç. Üç filmde de karşılaştığım ortak özellik ise korku sahnelerinin biraz kısa kesilmiş olması. Belki bu sahneler daha da uzatılmış olsa film daha etkili olacak.
Elbette film bu haliylede etkili. Yani artık sahnelere her nekadar klasik desekte hikayeyi genel olarak aldığımızda diğer klasik tabir ettiğimiz filmlerden ap ayrı bir yerde. Bir gizin peşinden koşarak giddiyorsunuz ve şaşırmanız içten bile değil. Yönetmen bunu iyi başarmış.
Faet
Türkiye’de İçimdeki Şeytan olarak gösterime giren filmi aslında korku olarak değerlendirmekten çok gerilim filmi diyebiliriz. Hakkıyla yerine getirmiş bunu. Hatta filme ek olarak gizem türünü de ekleyebiliriz. Herşey normal bir şekilde seyrederken bizi asıl korkutan ana karakterin rüyalarıdır. Film ilerledikçe gerçekle karışan olaylar bizi içine çeker. Pim karakterinin oyunculuğu ve kurgusu filmdeki diğer karakterlerle beraber kendini çok iyi saklamıştır. Sonuna kadar sabırla ne olacağını bekler şaşırırız…
Kısaca özetlemek gerekirse; Pim, Vee ile mutlu bir evlilik yaşamaktadır. Bir gün annesinin rahatsızlanması üzerine Vee ile birlikte Tayland’da geri döner. Annesi yoğun bakımdadır ve yer yer ağırlaşmaktadır. Pim eski evine geldiği zaman garip rüyalar görmeye başlar. Bu rüyaların başında ise yapışık ikizi Ploy gelmekedir. İnanca göre ikizlerden biri öldüğünde diğeri de ölmek zorundadır. bu durum için doktora gider ancak Modern tıp böyle bağtıl inançlara inenmamaktadır ve kendisinin hayal gördüğünü söyler. Aslında olaylar hiçte öyle değildir.
Film ilerledikçe karakterlerin zihnimizde inşa ettiği kurgu birer birer yıkılıyor ve ilginç bir sonla bizi karşılıyor…
Marsha Wattanapanich | … | Pim / Ploy | |
Vittaya Wasukraipaisan | … | Vee | |
Ratchanoo Bunchootwong | … | Pim ve Ploy’un annesi | |
Hatairat Egereff | … | Pim 15 yaş | |
Rutairat Egereff | … | Ploy 15 yaş |
http://www.imdb.com/title/tt0484090/
Coming Soon
İlginç konuya sahip film diyebiliriz Coming Soon için. Aslında Sopon’un diğer filmerine kıyasla daha klasik korku türüne yakın. Hani bunda da hayaleti saymazsak korku filmi demeye şahit lazım. Filmin günlük hikayeleri ele alması kurgusuna destek katmış.
Shane bir sinemada çalışmaktadır. Eski kız arkadaşının abisi ile vizyona girmemiş filmleri önceden kaydederek korsan filmcilere satmaktadırlar. Yeni bir korku filmi, vizyona giremeden onun kaydını yapmak isteyen Shane’in arkadaşı birden bire ortadan kaybolur. Shane kayıt yaptığı kamerayı bulur ve onun yok olmasını izler. Bunu kimseye anlatamaz. Korsancılar sıkıştırdığı için filmi kendi kaydetmeye çalışır ancak korku filmlerinden korktuğu için izleyemez. Filmin bir bölümünde kaybolan arkadaşını filmin içinde gözleri oyulmuş olarak görür. O saatten sonra filmdeki kadın karakteri gerçek hayattada onun peşine düşmüştür.
Bir süre sonra kız arkadaşı Rom’da on inanır ve birlikte filmin gizemini çözmek için yola çıkarlar. Oncelikle film hakkında edindikleri bilgi ile filmin gerçek hikayeden uyarlama olduğunu öğrenirler. Olayın geçtiği yere giderler ama beklediklerini bulamazlar…
Chantavit Dhanasevi |
Siz ne düşünüyorsunuz?