Final Destination 5 / Son Durak 5

Serinin ilk filmine 2000 yılı yaz döneminde izleyecek önemli bir film bulamadığımız için vakit geçirmek amacıyla girmiştik. Ancak gerek filmin kurgusu gerekse sahneler bizde soğuk duş etkisi yaratmış, filmin yarısında hararetli bir şekilde filmde olan biteni tartışmaya başlamıştık. İlk filmin o güzel kurgusu ve gizemli olaylarla insanın üzerinde bıraktığı ekti oldukça başarılıydı. Devam filmleri için ilk filmin gölgesinde kaldığını söyleyebiliriz. Serinin beşinci filmi içinse aynı şeyleri, söyleyemeyeceğim.

Her şeye rağmen bu film sanki bütün serinin finali niteliğinde olmuş. Finalde ilk filme de göndermede bulunmuşlar. Ancak filmin ilerleyişinde zaman ve mekan vermediği için finalde ilk filme bağlamak belkide filmin en şaşırtıcı sahnesi oldu benim için. İlk filmde ölümler aynı derecede sert olmasına rağmen filmdeki hayret verici kurgu insanı bu kadar etkilemiyordu. Bu filmde de kurgudan çok ölümlerin insanın gözüne sokulması filmin kalitesini düşürmüş. Ölümün insanları almak için yaptığı kurgular basit ve tutarsız kalmış. Bunu tüm ölümlerde görmek mümkün.

Ana karakterimizin rüyasındaki ölümler oldukça güzel olmuş ancak bireysel ölümler oldukça saçma ve gereksiz uzatmaydı. Sporcu kızın ölümü oldukça zorlamaydı. Öncelikle her iki kızında denge tahtasını kontrol etmeden tahta üzerine çıkması oldukça saçma. Hadi ilki tahtanın üstündeydi görmedi diğeri tahtanın üstünü kontrol etmeden mi çıktı üstüne. Birde bu sporcuların en büyük özelliği dengelerinin çok iyi olması, asimetrik paralel üzerinde bir sporcunun gözüne toz kaçtı diye böyle bir düşüş yaşaması bana saçma geldi biraz. Hadi düştü diyelim bu şekilde belini kuracağını düşünmüyorum.

Bir diğer gözüme takılan ölüm ise, muayenehanedeki kızın ölümü. Bu çok zorlama olmuş. Öncelikle doktorun hastasını tam hazırlıkları yapmışken evrakta bir şeyler eksik diye yalnız bırakması çok saçma. Böyle bir operasyonda bir kaç kişinin içeride olması gerekli. Birde kız o kadar yaygara çıkarmasına rağmen kimsenin dakikalarca duymaması, duyduğu zamanın ise arkadaşlarının geldiği an olması oldukça saçmaydı. Birde siz milyon dolarlık bir cihaz yapıyorsunuz, bu olayın olması için cihazda altı arızanın olması gerek diyorsunuz, cihazdan önce bir sigorta koymuyorsunuz. Gerçi cihazın enerjisinin cihazın bulunduğu odadan verilmemesini nasıl açıklarız? Su damlıyor ve kısa devre yapıyorsa sigorta atar kardeşim cihaz sapıtmaz. Birde maksimum 60 çalıştırılması gereken bir cihaz neden yüzde yüz toleransla piyasaya sürülür o da ayrı bir konu. Tabi kızın oyuncak ayının gözüne çarpıp, camdan uçacak kadar dengesini kaybetmesi ayrı bir konu. Birde camın normal cam gibi çabucak kırılması. Benim bildiğim bu camlar giydirme cam ve o kadar kolay kırılır cinsten değil… nereden bakarsanız en az yarım santim ve kolay kolay kırılmaz olurlar.

Filmin kurgusunda güzel taraf ise ölümden kurtulmak için başkasını öldürmeye çalışması. Bu yön biraz daha insanca olmuş. Ancak bunu meşhur cenazecimizin heden söylediğini hala anlayabilmiş değilim.

Filmin 3 boyutluluğuna dönersek, ilk baştaki jenerik oldukça başarılıydı. Geri kalanda ise köprüdeki demir sahnesi dışında beni çok etkileyen bir şey göremedim. Zaten filmin bazı bölümleri bildiğiniz 2D idi. Bende bu vesile ile gözlerimi dinlendirmiş oldum.

Sonuç olarak aslında bekleneni veren bir filmdi. Birilerinin bir şekilde ölmesi gerekiyordu ve öldü. Hem de peşlerinde neyüdüğü belli olmayan bir katil olmadan… Ama bu final tadındaki filmin (ki umarım öyle olur) daha iyi bir kurguya sahip olmasını beklerdim.

Yönetmen: Steven Quale

Senarist: Eric HeissererJeffrey Reddick

Oyuncular:

Nicholas D’Agosto
Sam Lawton
Emma Bell
Molly Harper
Miles Fisher
Peter Friedkin
Ellen Wroe
Candice Hooper
Jacqueline MacInnes Wood
Olivia Castle
P.J. Byrne
Isaac
Arlen Escarpeta
Nathan

 Linkler:

http://www.imdb.com/title/tt1622979/

http://finaldestinationmovie.warnerbros.com/