Gallows Hill

Yönetmen ‘yı 2010 yılında çektiği Mirrors 2 ile ilk kez izlemiştim. O zamanda filmi başarısız bulduğumu söylemiştim. Gallows Hill için de çok başarılı bir film diyemeyeceğim ama Mirrors 2 ile kıyaslarsak bu film  daha derli toplu ve daha başarılı bir film. Ancak film bir karmaşa içerisinde bu durum ismine de yansımış. Filmin Gallows Hill haricinde bir ismi daha var. O da, The Damned.

Hikaye oldukça basit. Üstüne konan hiç bir şeyde yok. Gerilim ve korku adına da pek fazla bir şey vermiyor. Bir yerde film klişelerin toparlanmış hali gibi karşımıza çıkıyor. Ancak yiğidi öldür hakkını yeme diyorum film atmosfer yaratımı ve renkler bakımından oldukça başarılı. Filmin en büyük artısı da bu diyebilirim.

Atmosfer ve renkler iyi dedik ama hikayede bazı açıklar mevcuttu. Her ne kadar kurgu bunu açıklamaya çalışsa da çok fazla ayrıntıya girmemesi, daha çok durum değerlendirmesi yapması filmin hikayedeki sağlamlığı konusunda tereddütlere düşürüyordu. Film neredeyse tek mekanda geçiyordu. Bunu da göz önünde bulundurarak ben bu filmde insan psikolojisine daha fazla değinmesini isterdim ama pek öyle olmadı. Filmi oyunculuk bakımından da yeterli bulmadım. Gözüme çarpa tek kişi Carolina Guerra oldu. Tabi onun haricinde ismini iyi filmlerde de gördüğümüz oyuncular vardı ama performanslar açıkçası düşüktü.

Film klişeler içeriyor dedik ama bu çok fazla göze batmıyor. Bir diğer artıda bu. Yer yer konuşulan İspanyolca ile de filmi izlerken acaba İspanyol filmi mi diye düşünüyorsunuz. Film ABD yapımı olmasına rağmen onun abartılarından uzak, daha çok bir İspanyol filmi görünümünde tabi bu da filmi izlemek için bir sebep oluyor.

Hikaye basit dedik özetle şöyle: David Reynolds sevgilisi ile birlikte kızını Kolombiyadan almaya gider. Kızın pasaportu yanında olmadığı için pasaportu almak üzere şehir merkezine doğru yola çıkarlar. Arabada, kızının sevgilisi, eski karısının kardeşi, onun iş arkadaşı dahil olmak üzere altı kişilerdir. Yolda girmemeleri gereken bir yola girerler ve burada sel sularına kapılarak kaza geçirirler. Arabadan inip yürümeye başladıklarında tek yaşam belirtisi olan bir yere gelirler. Burası eski bir moteldir ve artık çalıştırılmıyordur.

Motelde onları yaşlı bir adam karşılar. Adam biraz garip davranmaktadır ve onara bulundukları odadan ayrılmamalarını tembihler. Tabi bizimkiler bunu dinlemez. Kız  ile sevgilisi etrafta dolanırken, motelin mahzeninde bir köşeye kapatılmış küçük bir kız görürler. Adamın kötü olduğunu düşünerek tüm uyarılara rağmen kızı serbest bırakırlar. Ancak bıraktıkları aslında kötülüğün kendisidir. Sonra motelde bir can pazarı başlar.

Olacak bitecekleri baştan anlıyorsunuz. Tabi bu da filmde heyecan namına pek bir şey bırakmıyor. Filmin bir de devam ederim ben diyerek bitmesi bana biraz saçma geldi. Daha ne olabilir ki dedim. Özetlemek gerekirse, yoklukta hiç bir şey beklenmeden izlenebilir bir film. Vaktim kıymetli derseniz bence pas geçin.

Yönetmen: Victor Garcia

Senaryo: Richard D’OvidioDavid Higgins

Oyuncular:

Peter Facinelli
David Reynolds
Sophia Myles
Lauren
Nathalia Ramos
Jill Reynolds
Carolina Guerra
Gina
Sebastian Martínez
Ramon

Linkler:

http://www.imdb.com/title/tt2387408/