Girdap

2008 yılında çekilmiş filmi vakti zamanında sosyal sitelerde misyonerlik karşıtı bölümü sebebi ile çok görmüştüm. O zaman da çekimler o kadar çok basit gelmişti ki kısa yapılmış bir öğrenci filmi olduğunu düşünmüş ve bu sahnenin üzerinde pek durmamıştım. Geçtiğimiz günlerde ise bir Türk korkusu izleyeyim diye başladığım araştırmalarım sonucunda bu filmi buldum. Gerçi ben filme korku filmi diye başladım ve film ilk dakikalarına kadar öyle gidiyordu ama sonrasında biraz değişikliğe uğradı.

Şimdi filmi değerlendirmeye başlamadan evvel filmin araya sıkışmış olduğunu söylemeliyim. Hikaye iyi senaryo akla takılacak ayrıntılar haricinde iyi işlenmiş yer yer çekim teknikleri iyi ancak, ışık olsun, kurgu olsun çok başarılı değil. Bununla birlikte ana karakterlerin oyuncukları yerlerde sürünüyor diyebilirim. Filmde iyi oynamış diyebileceğim tek isim Ali Sürmeli var bunun yanı sıra az gözüken Selçuk Yöntem, Fuat Saka’da filmin oyunculuklarını bir an için tatmin edici seviyeye çıkarmışlar.

Film İstanbul’a üniversiteyi kazanarak yerleşen Antalya’lı genç Umut’un başından geçenleri anlatmakta. Umut üniversitenin kantinindeki ilan panosundan kendine bir ev bulur. Yine ilan panosu aracılığıyla da iki ev arkadaşı. Üç arkadaş evde yaşamaya başlarlar. Evin bir odası ev sahibi tarafından eşyalarım var diye kapatılmıştır. Bir süre sonra evde garip şeyler olmaya başlar. Evdeki eşyalar ters dönmektedir. Üç arkadaş bunu tanıdıkları bir hocaya anlatır. Hoca evde mübarek bir zatın olduğunu ve yapılan bir işten hoşlanmadığını bir şey olmayacağını söyler.

Üç arkadaş evi kiralayana damla görüşür. Adam evin Çanakkale savaşında şehit olan dedesinin evi olduğunu ve onun odası olduğu için atamadığını garip şeyler olduğunu söyler. Konu ile ilgili bir hocaya gitmiştir ve hoca ona dedesinin askeri kıyafetlerini gömmesini söylemiştir ama adam yapamamıştır. Üç arkadaş bu işi yapmak için kolları sıvarlar ve kıyafetleri mezarlığa gömerler. Ancak eve geldiklerinde odada yine kıyafetleri bulunca hepsinin morali bozulur.

Tabi tüm bu durumlar onların dine biraz daha yaklaşmasına sebep olur. Gündelik yaşamları devam ederken namaza başlarlar. Ancak yavaş yavaş dahil oldukları çevre onları ibadetlerle sınırlı kalmayan siyasal bir dinci yoluna sokar. Umut bu olaylara biraz daha fazla gömülür. Kız arkadaşıyla ayrılır, yarı zamanlı çalıştığı turizm rehberliğini bırakır ve kendini bir savaşta görür. Etrafındakilere karşı saldırgan bir tavır almıştır. Nitekim son olarak canlı bomba omaya kadar gider yol.

Filmin sonunda ise tüm bunların Umut’u olaya çekmek için kurgulanmış bir komplo olduğunu görürüz. Tabi olaylarla alakasız biri için bu kadar dalavereye gerek var mıydı o da ayrı konu.

Şimdi gelelim filmdeki mantıksızlıklara. Filmin başlarında bu paranormal olaylar yaşanırken toplam 200 liralık kira için çocukların evde kalmayı diretmeleri buna da kimsenin ses çıkarmaması ilginç. Tamam beş aylık para vermişsiniz peşin o da toplam 1000 lira eder kimseye de dokunmaz o bin lira. Yani Umut ailesine söylese ben dakikasında bu işi çözeceğini düşünüyorum. Öyle ki annesi çocuğu makarna yiyor diye ağlayan bir kadın. Bir de çocuğuna bu kadar bağlı birinin ondan bu kadar uzak kalması ne yapıp ettiğini sorgulamaması biraz ilginç. Umut’un iki ay gibi bir sürede eve yerleşmesi iş bulması, güzel bir kız arkadaş yapıp ortam kurması da çok ilginç tabi. Ancak tüm bunlar Umut için basit işler olsa gerek.

Umut’a hocasının armağan ettiği Atatürk posterinden birden hilafet posterine geçmesi de çok keskin olmuş. Birden değilde kademe kademe geçmesi iyi olurdu. Ancak filmde her şey o kadar hızlı gidiyordu ki bunun keskin bir şekilde olmaması zaten garip kaçardı. Poster inip Umut fiili olarak eylemlere geçtikten sonra hala ilişkisini yürütmeye çalışıp bara gitmesi de bir yönden eksik kalan bir konu.  Senarist öğrenci evine televizyon koymayarak çok ilgin bir şey yapmış. Yada bize o ayrıntı verilmiyor. Umut sürekli dışarıda barda, kafede, diğer iki arkadaşı sürekli evde, bunlar ne yapıyor diye sormadan edemiyor insan.

Filme bazı konularda derinlik katılmakta istenmiş. Umut’un koyunlara uzun olarak bakması “neyiz?”in vurgulanmış hali. Ancak bu da söz edilen bir kaç akılcı cümle gibi havada kalıp kaybolan cinsten. Umut’un turistler içinde eylemini yapması da gayet mantıklı ve düzgün olmuş.

Genel olarak bakıldığında, sinema ve teknik açıdan oldukça amatör ve boş bir film. Ancak anlatılan ve anlatmak istenilenle izleyicinin kurguladığı filmle birlikte ilginç bir hal alıyor. Yani film için ne iyi ne kötü diyebileceğim. Mevcut ortamı eleştirel yönden baktığımda izlenmesi gerekir diye düşünüyorum. Bir film olarak ise sınıfta kalmış.

Yönetmen: Talip Karamahmutoğlu

Senaryo: Onur AydınTalip Karamahmutoğlu

Oyuncular:

Ozan Bilen
Umut
Emre Canpolat
Suleyman
Ibrahim Iris
Ismail
Fuat Saka
Ibrahim Hoca
Ali Sürmeli
Salman
Selçuk Yöntem
Baba
Eda Özerkan
Zeynep

Linkler:

http://www.imdb.com/title/tt1245656/

http://www.sinematurk.com/film/20728-girdap/

Siz ne düşünüyorsunuz?

Back to Top
%d blogcu bunu beğendi: