Haftanın ortasında artık yedek bataryamın da sonuna geldiğini hissediyorum. Hastalık illetine bulaşmaktan yeni yırtmış biri olarak, daha vücudun kendisine gelmesini beklemeden üst üste gelen işler buna sebep. Sadece çalışmanın da buna haksız bir eleştiri olacağını düşünüyorum. Sanıyorum uyurken daha çok yoruluyorum. Sabah gözlerimi binbir zorlukla açtığımda aklımda hala rüyanın bıraktığı koşuşturma devam ediyordu. Soğuk duşun etkisi de olmasa güne başladığımı anlamayacağım…
Hafta içi ayyuka çıkan bu uyku müptelalığı, hafta sonu da kendini gösterse aslında çok güzel olacak. Sabahın köründe uyanmak bana hiçbir şey vermiyor. Zaten tekrar yatıyorum. Bu kez de zorla uyumanın vermiş olduğu saçma sapanlık üzerimde. En iyisi uyumamak diyeceğim -bunu diyecek okuyucuyu düşünerek- o da ayrı bir dert.
Tabi birde iki gündür evdeki huzuru bozan sanıyorum ki yeni ses sistemi almış üst kat öğrenci komşularım var. Ben barda bu kadar yüksek sesli müzik duymuyorum. Vakti zamanında yaşlılara çatardım ama cidden uzaktan gelen müzik insanı yoruyor. Yani davulun sesi gibi hoş değil.
Lakin bu duruma bir çözüm üreteceğim. Bir kaç kademe olacak bu. Öncelikle kapılarına çıkabilirim. Ancak benim gibi insanlarla muhatap olamayan biri için bu epey zor olur. Aslında ilk olarak en iyisi bu arkadaşların sigortasını indirmek. Eminim ki, bunu keşfetmeleri baya bir zaman alır. Keşfettiklerinde yine başlar müzik. Yine kapadığımda, sigortayı yine kaldırırlar. Bu iş bir süre bu şekilde devam edince sanıyorum ki, ses sistemine yüklenince fazla akım çekip sigortayı attırdığını düşünüp bir daha sesi bu kadar açmazlar… Hepsi okuyan çocuklar, sanırım buna akılları erer.
Gönül ister ki bunların hiç biri olmasın. Ben yine karanlıkta yine kafama göre takılıp komplo teorileri üretmeyeyim. Onlar da halden anlasın bunun sınav dönemi de var elbet. İkinci işlem ise daha fena olacak. Kapılarına bataklıkta kurutulmuş hayvan bırakacağım. Hangi korku filminde olduklarını şaşıracaklar diye umut ediyorum…
Kafam yerinde değil biraz. Şimdi şuraya “ölüm güzel” yazsam yarın bir gün “he zaten belliymiş sonu” diyeceklerdir. Şimdi kafam yerinde değil demekle bunun ne alakası var bende çözemedim. Aslında geçen günkü su birikintisinin içinden çıktıktan sonra oldu her şey.
Siz ne düşünüyorsunuz?