Bu gün ciddi ciddi bir şeyler yazmak için açtım sayfayı. Ancak ne yazacağımı bilmiyorum. Günlük olmasa da haftalık takip ettiğim bloglara bakıyorum da her gün ucun uzun bir şeyler yazanlar var. İnsanlar bu yazıları nereden buluyorlar? Anlatacak ne kadar çok şeyleri var. Ben iki gün üst üste bir ley yazmaya çabalasam üçüncü gün kurmaca bir hikayeye dönüşüyor yazılanlar. Hatta uzun bir yazının devamı bile kurmacaya çalıyor (bu yazı bile olabilir ilerleyen satırlarda). Bu yazıları yazanlar ise, sürekli sosyal bir şeylerden bahsediyorlar, hatta gündelik hayatlarından… Bu nasıl bir yaşamdır?
Ben bunların hiç birini yapamam. Evet aslında kıskanıyorum, bunu yazma sebebim de o. İnsanları hayatlarında anlatacak şeyleri olaması kıskanılacak bir şey. Bezen düşünüyorum, hayatımda anlatılacak şeyler oluyor da ben mi anlayamıyorum. Yoksa bu yaşadıklarımı bu hayatı hiç siklemiyor muyum ben? Anlayacak şey çıkmaması bundan mu ibaret. Saat 12.18. Sabah yaptığım tek aksiyon şey işe gelmek… Az sonra yemeğe çıkacağımı hesaba katarsam bir aksiyon da bu…
Geniş çerçevede bakarsam günlük standart kaygılarım “ne yesem”den öteye geçmiyor. Acaba bu konuda düşüncelerim çok yoğunlaştığı için mi kilo alıyorum sürekli? Bilemedim şimdi . Önüme bu konuda bir kapı daha açıldı. Yemeği düşünmemek en iyisi. Zaten yiyoruz ne oluyor heme benim bu bünyede. Hemen çıkıyor. Peki bu kadar hızlı çalışan bir sindirim sistemi nasıl kilo yapıcı şeyleri toplayabiliyor. Şimdi iğrençleşmek istemiyorum. Kendim için değil. Bunun üstüne ben neler neler yerim. Yerim dediysem de yemek anlamında…
Saat 12:23. Son saati verişimden buyana 94 kelime yazmışım. Yani yaklaşık 5 dakikada 94 kelime günde 4 saat aralıksız yazarsam yaklaşık 4512 kelime günde yazmış olurum. Bu bir haftada 31584 kelime demek. sanıyorum bir günce kitabı çıkarmam için yeterli bu sayı… Hatta büyük puntolarla bir kaç cilt bile çıkabilir.
Ya oğlum aslında senin bir diğer sorunun da bu; hesap kitap işlerine fazla dalman. Şimdi şu hesapları yapacaksın diye yine en az 4 dakika harcadın gitti 80 kelime. Neyse 12.30 itibari ile yemek vakti…
Bu gün hava güzel, dedim ki hanıma diye devam etmeyeceğim elbet. Saat 13:07. Yemekte de herhangi bir aksiyon ile karşılaşmadım. Lakin bir hatun kişisi vardı dikkatimi çeken. Üzerinde dizin bir katış üstünde pardösü, spor ayakkabılar ve dize kadar bir çorap vardı. Tabi dizden yukarısı çıplaktı. Şimdi çıplak kelimesini kullanınca birden erotik çağrışımlar yapmaya başladı. Şimdi çıplak deyince de Coupling geldi aklıma. Bir bölümünde kızlar “çıplak” kelimesinin erkekler üzerinde yarattığı etkilerin testlerini yapıyorlardı… Tabi durum vahim. Biz yemekteki kızımıza dönersek kendisinin Rus olabilme ihtimalini düşünmedim dersem yalan olur. Yada ne yiyor ne içiyordu bu şahıs ki bu kadar ateşli olabiliyordu. Şimdi ateşli dedim o da ayrı bir çağrışım. Aynısından bende istiyorum…
Sanıyorum bu yazı burada biter. Günlük yazma limitinin oldukça üstüne çıktım… Oldukça fantastik bir yazı oldu bu benim için… İnternet çöplüğüne armağan olsun…
Not: 455 kelimelik bir yazı için 75 dakika harcamışım. 37 dakika yemeği düşersek 38 dakikada 455 kelime yazmışım demektir. Bu da 5 dakikada 61 buçuk kelime eder. Sanıyorum hesaplamalarımda bir sorun var. Ama 455 günlük hayatımdan 455 kelimelik yazı çıkarmak sevindirici hatta yarım gün içerisinde…
Siz ne düşünüyorsunuz?