Haftasonu Gezisi: Akbaba Köyü

Herkes gibi bizde hafta sonu güneşi görünce planlar yaptık. Tabi ki yaparız bizim neyimiz eksik ki? kda film blogunda geçtiğimiz günlerde Çağan Irmak‘ın Kabuslar Evi‘ni izleğimi yazmıştım. Hal böyle olunca içimizden bir ses çekimlerin büyük bir kısmının yapıldığı köye gitmek yönünde bir talimatlar verdi bize. O kabuslar evi bizi mi çağırırdı ne? Google Maps sayesinde aşağıdaki adrese haritadan yol güzergahını çıkartık…
Daha Büyük Haritayı Görüntüle
Aslında köprüden karşıya geçtikten sonra ulaşım daha kolaydı. Uzunca bir süre köprüden geçmeyi bekledikten sonra ya da bana uzun geldi bilemiyorum. asıl istikametimiz yönünde ilerlemeye başlamıştık. 
Gittiğimizde bizi neyin beklediğini bilmiyorduk ama kesin olan şu ki İstanbul’da göremediğimiz yeşillik bizi karşılayacaktı. 

Sora sora Bağdat bulunurmuş ya (gerçi biz bir kere sorduk) sonunda akbaba köyünü bulduk. A-a bizi bekleyen ne var hiçbir şey. Daha önce internetten metihni duyduğumuz Şişmanın yeri adlı yeşillik içerisindeki lokantaya oturduk. Hepimiz çok açız elbette. Aç ayıda oynamayacağına göre, üzerimize afiyet ortaya karışık mangal et mangal istedik. O gelene kadar biz salata ve köy yoğurdu ile zaten midemizin büyük bir kısmını doldurmuştuk bile. Ama temiz hava yedirmeden durmuyor ki… Şahsen ben doyduğumu İstanbul’a geri dönünce anladım…

Bu arada et yersiniz de yanı başımıza kedicik köpekçik gelmez mi? Bizim misafirimiz ise bir kediydi. Tabi beslemeden geçmedik. Ama her et atışımızın sonrasında bize yaptığı şov  yemeğini bileğinin hakkıyla kazandığını bize kanıtlıyordu. Evet efendim kedimiz dans ediyordu aşağıdaki foto ve videomuzda var;

Bu arada Şişman’ın fiyatları bizi bir hayli şaşırttı. Gerçi şaşırtmaması lazım büyük şehirden uzaklaştıkça her şey ucuzluyor ya biz alışmışız büyük şehre. 

Velhasıl karnımızı doyurduk. Şöyle bir köy turuna çıkalım dedik. Çıkarken de garsona köyde gezilecek neresi olduğunu sorduk. Bir aşağı bir yukarı bu görünenden fazla bir şey yok dedi bize… Bizde dolaşmaya başladık. Asıl amacımız Kabuslar evini bulmak ya! Evi bulamadık, çünkü ev köyün daha dışında bir yerdeydi. Sormadıkta nerede diye… Aslında bir kaç gün kalmak vardı ya neyse artık başka zaman. Filmde gördüğümüz marketi ve emlakçıyı gördük. Tabi yerinde emlakçı yok. Bina eski ahşap ve şu anda satılık. Dikkatimi çekti de satılık çok yer var. Şöyle kafa dinlemek için birbir aslında.

Yine çok fazla fotoğraf çekmedim nedense bu kısmı hep es geçiyorum. Herhalde insanlar merak etsin gitsin diye. Ama seçimleri kazanmış olduğunu düşündüğümüz muhtar adayımızın seçim afişini de yayınlamadan edemedim.

Eğer kısa sürede olsa gürültüden uzaklaşmak kafa dinlemek, temiz hava almak istiyorsanız. Akbaba köyünü tavsiye edebilirim. Evet çok gezecek yeri yok ama sakin sessiz…

Dönüşte ise sahilden yer yer eski binaların arasından dolana dolana geldik. Üsküdar Beykoz hattını seviyorum ben… Beni her zaman rahatlatmıştır…

Fotoğraflar hakkında…

* İlk fotoğraf hemen Şişman’ın karşı çaprazında bulunan caminin arka tarafı. BU arada dikkatimi çeken şey köyde çok fazla spor alanı var. Bu resmin hemen sağ tarafında eski bir köy kahvesi mevcut.
*İkinci resim ise Şişmanın’yerindeki maskot kedimiz zaten yaptığı şebekliklerden birisi videoda mevcut…
*Üçüncü resim Şişman’ın yerinden bir kesit…
*Dördüncü resim ise muhtar adayımızın afişi. Okuyamayanlar için ben buraya da yazayım; “İyi bir hizmet için boy ve kalıp gerekmez!!!” ne alakaysa artık…
*Bunlar benim cep telefonu ile çektiklerim. Diğer resimler gelince umarım ekleyeceğim.