Immortals

The CellThe Fall gibi iyi filmlere imza atan Hintli yönetmen Tarsem Singh‘in üçüncü filmi Immortals. Bu film için de diğer iki film kadar başarılı diyemeyeceğim. Diğer filmlerden bu filmin tek farkı aksiyonun daha fazla olması ve hikayenin diğer filmler kadar başarılı olamaması. Ancak yinede filmin görselliği ve aksiyon sahneleri kendini izlettiriyor.

Filmin Yunan Mitolojisi ile pek lakası yok. Sadece mitolojiden biraz esinlenmiş ve kendi kurgusu içerisinde kavruluyor. Ancak kendi kurgusu da, kendi içerisinde çelişkide. Titanlar kötü yaratıklar olarak anlatılmış, küçük mumya vari yaratıklar onları anlatmak için kullanılmış, ancak unutulmuş ki vakti zamanında onlarda tanrıydı. Eğer filmi gerçek mitolojiyle paralel düşünürsek pek fazla tat verdiğini söyleyemeyeceğim.

Hikayenin kahramanı Theseus’un kahramanlığını filmde pek göremedik. Theseus’a bazı misyonlar yüklenmiş ama yüklenen bu misyonlarla, yaptıklarını karşılaştırdığımızda karşımıza tatmin edici bir sonuç çıkmıyor. Theseus bir ana karakterden çok bir yan karakter gibi ortalıkta dolanıyor.

Filmdeki Hyperion karakteri ise filmin en oturaklı en karizmatik karakteri. Karakteri Mickey Rourke oldukça başarılı bir şekilde hayata geçirmiş. Filmdeki en iyi oyunculuk kendisine ait diyebilirim. Filmde karakterlerin amaçsızca bir yerlere koşturduğunu hissettim. Kimin kimi seçtiği, kimin ne yapmak istediği hiç bir şey belli değil. Bu da filmin kurgusunda oldukça büyük açıklar olduğunu ortaya koyuyor. Filmi izlerken hikayeyi anlamadığınızı, bu anlamsızlık, filmin hızı ile karıştığında ise sıkıntıya sebep verdiğini görüyorsunuz.

Filmde çekim hataları da bol miktarda bulunmakta. Filme şöyle bir baktığımızda aslında filmi izlenebilir kılan tek şey, mitolojiye çalan hikayesi ve görsel efektleri ve aksiyon sahneleri. Dahasına gerek yok serseniz film izlenebilir. Ancak hikaye ve kurgu beklemeyin filmden.

Hikayeyi kısaca özetlemek gerekirse; Hyperion, Titanları serbest bırakmak isteyen bir kraldır. Bunun içinde bir kılıca ihtiyacı vardır. Thesesus ise kendi halinde yaşayan bir gençtir. Yaşlı bir adam bunu sık sık ziyarete gelir ve onunla konuşur. Hyperion’un adamları, Thesesus’un köyüne gelir ve orayı yerle bir edip annesini öldürünce Thesesus intikam için gezinmeye başlar. Bu sırada Zeus ona bir misyon çizmiştir. Thesesus’un kılıcı almasını engelleyecektir. Eğer Titanlar serbest kalırsa tanrılar devreye girecek ve onlarla savaşacaklardır.

Nitekim filmin sonu da bu şekilde geliyor. Filmin sonunda Hyperion ve Thesesus’un çabalarının boş olduğunu görüyoruz ve ister istemez bu kadar uğraşa ne gerek vardı demeden edemiyoruz. Filmde Yunan mitolojisinde olması gereken hemen hemen her şey var. İyiler, kötüler, bakire gelecek habercileri. Hani hikaye biraz Conan çakması desem yanılmış olmam.

Sonuç olarak film pek fazla bir şey vermiyor. Tarsem Singh‘in şu ana kadar izlediğim en kötü filmi diyebilirim. Ancak aksiyon ve görsellik aşkına kafa yormadan izlenebilir. Hikayeyi kafaya takmamak şartıyla.

Yönetmen: Tarsem Singh

Senaryo: Charley ParlapanidesVlas Parlapanides

Oyuncular:

Henry Cavill
Theseus
Mickey Rourke
King Hyperion
Stephen Dorff
Stavros
Freida Pinto
Phaedra
Luke Evans
Zeus
John Hurt
Yaşlı Adam

Linkler:

http://www.imdb.com/title/tt1253864/


Yorumlar

“Immortals” için bir yanıt

  1. […] atmış Tarsem Singh‘in dördüncü filmi Mirror Mirror. Tabi üçüncü filmi olan Immortals‘ı saymamakla kötü film demiş olmuyorum yalnız ilk iki filmden farklı bir yerde bu film. […]

Siz ne düşünüyorsunuz?