In-lyu-myeol-mang-bo-go-seo

Bilinen adıyla “Doomsday Book” (Kıyamet Kitabı) 2012 yapımı bilim kurgu filmi. Filmin Kore yapımı ve bilim kurgu olması, fragmanının da ilgi çekici olması, film için heyecanımı arttırmıştı. Tanıtımlarını okuduğumda filmin üç hikayeden oluştuğunu gördüm. Bu nedense filmi izleme şevkimi biraz oldun kaçırdı ve bu güne kadar filmi izlemek için beklememe sebep oldu.

Üç hikayenin birbirinden bağımsız olduğunu biliyordum. Ancak bir şekilde anlatımda sıkıntı olacağını hissediyordum nitekim hislerim beni yanıltmadı. Güzel hikayeler varken elimizde bunların anlatımı pek istenildiği gibi olmamış. Görsellik, oyunculuk, ana fikir güzel, anlatılmak isteneni de başarıyla anlatmış ama filmdeki herhangi bir türe ait olamama izleyicinin sıkılmasına sebep oluyor.

Üç hikaye de yakın geleceğimize ışık tutuyor. Teknolojinin yararları kadar zararlarına da değinilmiş. Vermek istediği mesajları, diyalogları oldukça basit bulsam da sonuç itibari ile film anlatmak istediğini veriyor.

Üç hikayenin içerisinde en başarılı olan şüphesiz ilki. Ancak bu filmde de soru işaretleri yakamızı bırakmıyor. Giriş gelişme bölümünden çok film sonuca odaklanmış. Askerlik görevini yapan bir genç (nasıl yaptığını çözemedim) asker olduğu için ülkeden ayrılamaz. Ailesi tatile gider ve o evde kalır. Giderken kendisine yapılacaklar listesi de bırakılmıştır. Bunların başında da çöplerin ayrılıp atılması gelir. Çocuk çöpleri ayrıştırır ve atar. Son olarak şişeleri bırakır. Bu esnada bir tarafı sağlam bir tarafı çürük bir elma görür. Bunu da çöpe atar.

Daha sonrasında bu elmanın serüvenini görürüz. Elma ayrıştırılır ve hayvanlar için yem haline getirilir. Bu arada çöpte bu elmadaki virüslerin kaynaştığını görürüz. Daha sonra ineğin biri bu yemden yer ve kesilir. Kesilen et ise bizim elemanın masasına gelir. O da sevgilisi ile yemek yemektedir. Bu sırada o etten başka kişilere de gider buna da tanık oluruz. Buraya kadar bir şeylerin olacağını tahmin ediyorsunuz. Ama filmde süreci tam olarak kestiremiyorsunuz. Çünkü elmanın çöple birlikte toplanıp ayrıştırılması, yem olması ve bu yemin yedirildikten sonra hayvanın kesilmesi sanki bir günlük olay gibi. Burada film inandırıcılığından biraz sapıyor.

Yönetmenler bu açığı için içine espri katarak kapat çalışmışlar ama çok başarılı olduğunu söyleyemeyeceğim. Bu etin parçalarından yenilmesinden sonra insanlar dönüşmeye başlar. Metabolizmaları değişir, şiddete meyilli olurlar. Burada virüsün hangi yollarla yayıldığı konusunda betimlemelerde bulunulmuş ancak bölümdeki öpüşme sahnesi bana gereğinden uzun geldi. Adem ile Hava, yasak elma hikayesine dayandırılmış film açıkçası finalinde çok fazla soru işareti bıraktı. İlk hikaye 38 dakika sürüyor.

İkinci hikaye ise Budist bir tapınakta geçiyor. Hikayesi şaşırtmayan cinsten. Tapınakta maddi işler ile ilgilenilmesi üzerine robotlar çalıştırılmaktadır. Bu şekilde rahipler eğitimlerine daha fazla eğilirken dünyevi işlerden uzak kalmaktadırlar. Ancak ellerindeki bir robot Buda’nın söylevleri ile aydınlanma yolunu girmiştir. Bu durumun incelenmesi için rahipler bir robot tamircisi çağırır. Tamirci robotu inceler ve herhangi bir soruna rastlamaz. Ancak robotun bu tavırlarını da üstlerine bildirmesi gerekmektedir.

Şirketin müdürüne varıncaya kadar tüm yönetim robotu görmeye gelir ve bu robotun arızalı olduğuna ve yok edilmesi gerektiğine hüküm getirirler. Robot bir ruhu varmış gibi davranmaktadır. Şirketin patronu onun ruhunun olmadığını,  düşüncelerinin olmadığını anlatan bir sürü vaaz döker. Sonunda robottan kendini kapatmasını isterler. Aksi taktirde onu parçalayacaklardır. Robot ise kendini kapatır. Burada tamirci çocuğa da eğiliyoruz. Robotun parçalanmasına karşı çıkmıştır, görürüz ki kendisi de robottur. Bu bölümde de bir kavram karmaşası mevcut. Rahip robot eski modelken yeni modellerin insan görünümünde olduğunu görüyoruz ama tamirci robotun insancıl yaklaşımı kafa karıştırıcıydı. Hikayede çok eksik mevcut. İkinci film ise 40 dakika sürmekte.

Üçüncü hikaye ise şüphesiz filmin en eğlenceli bölümü. Ancak yine soru işareti ile başlıyor. Küçük bir kız babasının sekiz numaralı bilardo topunu alır. Babası bilardo topunu ararken, annesi de kredi kartını aramaktadır. Kredi kartı da küçük kızdadır. Kız bir internet sitesinden boğum günü için kendine bir bilardo topu sipariş eder. Bu sırada korkudan babasının topunu pencereden dışarıya atar. Top uzunca bir tol alır ve yer altına açılan bir deliğe düşer.

Doğum gün geldiğinde ise bir cisim dünyaya yaklaşmaktadır. Artık dünyanın sonudur. İnsanlar erzak alarak yer altında sığınaklara saklanır. Küçük kız ve ailesi de kendilerine yılarca yetecek erzak alır ve yer altına girerler. Cisim yaklaştıkça bunun 8 numaralı bilardo topu olduğu görülür. Üzerinde işlemeli yazılar da kızın doğum tarihi ve isminin baş harfleridir. Küçük kız bunun kendi kargosu olduğunu anlar ailesine söyler ama kimseyi inandıramaz. Durumu amcasına özetler. Satış yapılan internet sitesi bulunur. Zaman mekan solucan deliği derken, kızın doğru söylediği anlaşılır. Burada solucan deliğine değinirken işin içine uzaylılarda girer.

Küçük kız uzaylılara ait bir siteden alışveriş yapmıştır ve bu da uzaylıların gönderdiği kargodur. Bir karmaşa da burada çıkmakta ortaya. Hikaye sadece solucan deliklerine dayandırılsa neyse ama uzaylıların da olaya dahil olması işi baya karıştırıyor. Sonuç olarak bilardo topu dünyaya çarpıyor hem de adrese teslim. Aradan on yıl geçtikten sonra bir gürültü üzerine kız yeryüzüne çıkıyor. Uzaylılar kargo onayı için gelmiş. Sonra gidiyorlar. Evlerinin yanında dev bir bilardo topu durmakta.

Burada bilardo topunun yer kabuğuna hiç gömülmemiş olduğunu görüyoruz. Buna rağmen bütün binalar yıkılmış, her yer param parça olmuş. Düşen topun yakınında sığınakları olmasına rağmen bizim ailenin sığınağına hiç bir şey olmaması da cabası. Sırf bu noksanlar sebebi ile eğlenceli güzel bir hikaye harcanmış. Son film 37 dakika sürmekte.

Daha iyisi olabilecekken eksiklikler sebebi ile elde kalmış bir film. Vermek istediği mesajı veriyor. Görsellik ve oyunculuklar iyi. İnsanı zorlamayan klasik bir anlatım vardı filmde. Hikayeler daha ilk dakikalarda kendini belli ediyordu. Kurgusu zayıf diyebilirim her üç filminde. İzlense de olur izlenmese de.

Yönetmen: 

Senaryo: 

Oyuncular:

Min-seo
Joon-ho, lee
Min-seo
Ji-Eun
NASA araştırmacısı
Robot temircisi Park Do-won

Linkler:

http://www.imdb.com/title/tt2297164/

http://www.hancinema.net/korean_movie_Doomsday_Book.php

Yorumlar

Siz ne düşünüyorsunuz?