……hep canı sıkkın, hep ruhbilimci geçinen arkadaşların tarifiyle “anksiyöz” bir çehreyle dolaşan ben geldim..
Tırnağının kiri bile olamayacak; dağınık devrik cümleleri, kurgusuz zamansız karalamaları ile ben geldim….
Kendi içine bakan deşen kanatan etrafını ise ….?….?…..galiba pek de sallamıyormuş ki bir doğa veya insanbilimcisi olamazmış, bir doktor yanlışlıkla olurmuş…geldim işte ben geldim!!!
Bir adamı sevmek için tüm hazırlıklarımı tamamlayıp saatini kurduğum ama son anda ekilmiş olduğumu farkettiğim için taze melankolik geldim…
Yeniden “fil kadın*” olmak için geldim. Söyleyeceklerim ayıp kaçacak, sevmek- ama hay allah korusun- ne haddimize sevilmek için geldim…
Arıza demiştin vakti zamanında, ayarlarımı düzeltmeye geldim…
Siz ne düşünüyorsunuz?