Efendim cumartesi sabahı (bu sabah) arkadaşlarla buluşmak için erken kalkıyorum. yani bu sabah. evveliyatiyla sabahları taksimde açık yer bulmak zor olyor. saah deidmse de on – onbir gibi. benden size tavsitedir kahvaltıyı taksim’de yaparız diye düşmeyin erkenden sokaklara. buluştuk bir yer bulduk girdik. gerçi taksim sokaklarında bir sessizlik var. eğersem elektrikler yokmuş. kaçta gitti bilinmez ama ben taksime ayak bastıktan bir saat sonra geldiği doğrudur elektriklerin. ilk oturduğumuz yerde soğuk sandviç ve habburger yedikten sonra kalkıyoruz. eh haliyle sabah sabah sıcak birşeyler içmeye ihtiyacım var.
İmam Adnan Sokakta sevdiğim bir yere giriyoruz. Çalışan masaları temizlemekte bu esnada da içeride in cin top oynamakta… açıkmısınız diyoruz evet diyor girip yerleşiyoruz bi köşeciğe.
arkadaşlar bira istiyor. sıcak birşeyler içme isteği doğan ben menüye uzun uzun baktıktan sonra Irish Coffee istiyorum. Garson efendim diyor anlamayarak. Gayet net olarak tekrarlıyorum I-r-i-s-h Coffee, bemde birkaç kez.
Neyse bir süre sonra biralar geliyor benim kahve yok ortalıkta. Sonra garson bayan (diğeri erkekti) sade kahveyi siz istemiştiniz değilmi diye elinde nescafeyle geliyor. Bende hafif yüzüne bakarak, yoo ben irish coffee istmeiştim diyorum. bir aramızda bu durumu tartışırken çalışanlarda kendi aralarında benim ne istemiş olduğunu tartışıyorlar. gerçi garsonun “o ne” gibi yüz ifadesinden irish coffee isteğimden vazgeçmem lazımdı ama sıcak birşeyler içmeliydim. daha sonra bardaki tartışmaların yerini irish coffee nasıl yapılır aldı. sonuçta uzalaştılarki tartışma bitti. bir yarım saat kadar sonra -bu arada arkadaşlarım içeceklerii bitiriyorlar- önüme tombul ince ağazlı bir kadehte birşeyler bırakıldı üzerinde de kısa bir pipet. (efendim pipet ile verilecekse, kadeh ağaşıdaki gibi olmalı) şaşkınlık ve hayranlıkla kadehi izledim. kocaman ince ağızlı kadehten, pipetle kahve içmek yeni bir gelenek olsa gerek. neyse fazla sesimi çıkarmadan içeceğimi içtim. zaten garsonlarda bana neden garip birşey istedim diye kızmışlardı (sanıyorum).
Hal budur ki bir Irish Coffee araştırmasına girdim eve gelince. Evet bu zamana kadar içtiğim en hali vakti yerinde Irish Coffee Kadıköy Çinili’de içtiğimdi. Bu sebependir ki Irish Coffee’nin kısa tarihini ve yapılışını ekşi sözlükten sizin için araklayarak buldum ve yazdım. Fincan örneklerini de verdim. Sizden ricam efendim sizlerde böyle bilgileri bolca yazın internette aramalarda üst sıralarda bulunsun ki belki bu içecekleri yapan ve satan yerler sadece var olun diye yazmış olmasın menülerine, yapmayı da öğrensinler…
irish coffee hikayesi limerick’ deki foynes hava üssünde başlıyor. 1937 yılıyla birlikte üs amerika avrupa arası uçuşların yoğun olarak yapıldığı bir yer haline gelir. 1940 yılıyla beraber havaalanı içlerinde john f. kennedy, yehudi menuhin, humphrey bogart, eleanor roosevelt, edward g. robinson, ernest hemingway gibi ünlü isimlerin bulunduğu birçok yolcuya evsahipliği yapar.
bir süre sonra havaalanı bünyesinde uçaklarını bekleyen yolculara en iyi hizmeti vermek üzere, içinde yalnızca en iyi irlanda yemek ve içkilerinin bulunacağı bir restoranın açılmasına karar verilir. brendan o’regan adındaki genç bir adama, irlanda’nın ve insanlarının yeni görüntüsünü dünyaya sunmak üzere bir merkez yaratması görevi önerilir. brendan görevi kabul eder, john&putzel hunt ile bağlantıya geçer ve iç tasarımını yaptırır. 1942 yılında, bu yeni restoran-vitrin joe sheridan’ ın şefliğinde açılır. joe sheridan 1909 yılında bridgetown-castleberg de, michael ve mary sheridan ın yedi çocuğundan biri olarak doğdu. 1928 yılında aile dublin’e taşındı. joe foynes taki yeni restoran için kendisine başvurulduğu sırada dublin’deki pims of george street de çalışmaktadır, teklifi kabul eder ve işe başlar.
1942 yılında bir kış gecesinde, bir uçak önce botwood’a, oradan da new york ‘a gitmek üzere foynes’tan ayrıldı. beş saat süren fırtınalarla dolu bir uçuştan sonra, pilotlar geri dönmeye karar verdi. restorana, uçaktaki üşümüş ve perişan haldeki yolculara yiyecek-içecek birşeyler hazırlaması için talimat verildi.joe uçaktaki yolcuları ısıtmak için özel bir şeye ihtiyacı olduğunu hissetti. kahveyi kaynatır, içine biraz irish whiskey ekler ve her kupanın üstüne taze yapılmış krema ekler. kahveler havaya kaldırılıp ilk kez denendiğinde uzunca bir sessizlik oluşur. amerikalı bir yolcu, ”hey dostum, bu brezilya kahvesi mi??” diye sorar. joe sheridan, ”hayır, bu irish coffee.” yanıtını verir.
anlatmaya gerek olmasa da, bu yeni kahvenin ünü kısa sürede yayılır. stanton delaplane adındaki uluslararası bir seyahat yazarı kahveden çok hoşlanır ve tarifini san francisco’daki buena vista hotel ‘de barmenlik yapmakta olan jack koeppler!a götürür. tarife uyarak kahveyi yapmayı denerler fakat denemeleri başarısızlıkla sonuçlanır, üstteki soğuk krema dibe çökmektedir. koeppler kahveyi doğru yapmak için gereken formülü almak üzere irlanda’ya döner – ve bu dönüş hikayede ilginç bir olaya sebep olur.ekim 1945te, o zamanki, hem denizde hem havada giden uçakların devri sona erince, foynes havaüssü modern uçaklara pist yapılması amacıyla kapanır. shannon estuary-rineanna nin diğer ucunda, şimdiki adıyla shannon international airport olan yeni bir havaalanı açılır. joe sheridan ünlü içkisini yeni havaalanına taşır ve 1952 yılında kendisine kariyerinde yükselme fırsatı tanınır. san francisco- buena vista hotel’den gelen iş teklifini kabul eder ve buradaki müşterilerine eşsiz irlanda usulü kahveyi sunar. bugün irish coffee, üzerinden 60 yıldan fazla bir süre geçmiş olmasına rağmen popülerliğini korumaktadır. bugün, foynes kasabası, her yıl 18-20 temmuz tarihleri arasında powers whiskey company ile ortaklaşa bir irish coffee festivali düzenlemektedir.
yapılışı:
-büyük, kulplu bir whiskey kadehi (goblet) ısıtılır. -1-1,5 fl oz kadar irish whiskey eklenir. -bir kaşık kahverengi şeker eklenir, kadehin içine ağzına kadar gelecek şekilde sert, siyah kahve eklenir, şeker eriyene kadar karıştırılır. -üstü krema ile kaplanır. (krema ilave edildikten sonra karıştırılmaz, gerçek tat sıcak kahveyi ve irlanda viskisini kremanın içinden içerken alınır.)
Siz ne düşünüyorsunuz?