Uluslararası bilinirliğe sahip ilk Afroamerikan ressam olma özelliğine sahip Jean-Michel Basquiat’ın hayat hikayesini anlatan belgeseli 30. İstanbul Film Festivali, Ntv belgesel filmler kuşağı kapsamında izledik. Böylelikle bu benimde festivalde ilk (ve son) belgeselim olma özelliğine sahip oldu.
Belgesel ressam Jean-Michel Basquiat’ın yakın arkadaşı olan Tamra Davis tarafından çekilmiş. Belgesel, Jean-Michel Basquiat’ın ölmeden bir süre önce ev hali ile yapılmış röportajının çerçevesinde ilerliyor.
Jean-Michel Basquiat 22 Aralık 1960’de doğmuş, 1970’lerin sonuna doğru ise Aşağı Doğu Manhattan mahallesinde grafiti sanatıyla ünlenmiştir. yaptığı eserler diğerlerinden farklı bir tarza sahiptir. Bunu elini attığı her sanat dalında göstermiştir. O dönemde daha siyahilerin toplumda tam anlamıyla yer edinmemiş olmasına rağmen çıkışını sürdürmüş, sanat camiası ve halkın takdirini kazanarak uluslararası bir şöhrete kavuşmuştur. Hayatı birden değişen bu genç ister istemez bir boşluğa düşmüştür.
Jean-Michel Basquiat ile ilgili belgeselde öne çıkan en büyük nokta babasını kendisinin büyük bir adam olduğunu göstermesi. Tabi Jean-Michel Basquiat bu ani yükselişten sonra kendi geldiği çevreden soyutlamış, bu şatafatlı hayata geçiş yapmış. Burada kendisine en çok desteği, Andy Warhol ile birlikte takılmaya başlamıştır. Ancak onun da ölümünden sonra büyük bir boşluğa düşerek 12 Ağustos 1988’de 27 yaşındayken aşırı dozdan uyuşturucudan dolayı hayatını kaybetmiştir.
Belgesel Jean-Michel Basquiat’ın bu hızlı iniş çıkışını başarılı bir şekilde anlatıyor.
Yönetmen: Tamra Davis
Linkler:
http://www.jean-michelbasquiattheradiantchild.com/
Siz ne düşünüyorsunuz?