Karanlık Oda

Yalnızlık sadece kurgusunda rol aldığın dünya da sana biçilen bir roldür. Ve o yalnızlığın içinde aslında kaybettiklerinle birliktesindir. Bazen hayaletlerle, bazen düşüncelerle.
Bana şanslısın diyorlar yaşadığım için. Her şeyini yitirmiş biri için yaşamak şans mı? Bu yalnız ilk fotoğrafım. Bir tahterevallinin ucunda, aslında bütün kayıplarım karşımda. Arşa uzanmak için önümdeki tek engel bu tahterevallinin kısacık kanatları.

Aslında, genelde karşımda Aaron olurdu. Küçük vücutlarımızla, kahkahalarımızın ardına sakladığımız tüm kuvvetimizle bir birbirimizi bulutlara göndermek gibi bir amacımız vardı. Bu ulvi görevle oturduğumuz tahtanın yere şiddetle çarpması ve acıyan kıçlarımız ikimizin de umurunda değildi.

Bir eylül öğleden sonrasıydı. Yer yer gökyüzünü karartan bulutlar, yanında rüzgarı da beraberinde getirmişti. Koşuşturmaların bıraktığı ter üzerimizde kurumaya başlamıştı bile. Kapalı havaya kanarak bizde saklambaç oynamaya başladık. Evimizin kapısı yanında yumdum gözlerimi ve saymaya başladım. “Bir, iki, üç, dört…” Kaça kadar saydığımı hatırlamıyorum. Aslında hatırlamak istiyorum. Zaman geçtikçe hatırladığınız en ufak bir şey bile sizin üzerinizde yük oluyor. Bir süre sonra ayak sesleri duydum. Arkadaşlarım hep hile yapmamdan yakınırdı ne kadar merak etsem de bu kez dönüp arkama bakmadım. Belki de bakmam gereken tek andı. Belki baksam bir şeylerin olmasını engelleyebilirdim.

Adımlar arkamdan yavaşça geçti. Bizim çocuklar değildi emindim. Daha sert ve daha soğuk adımlardı. Ben ise saymaya devam ediyordum. Derken solumda evimizin kapısı açıldı ve babam beni içeri çekti. Merdivenlerden babamın acıyan koluma aldırmadan koşuşturmasıyla birlikte yatak odasına çıktık. O esnada dışarıda bir silah sesi duyuldu. Korkmuş, afallamıştım. Silah sanki hemen dibimizde patlamıştı. Yatak odasındaki ahşap dolabın önünde durduk. Babam dolabın kapağını açtı ve askıların arasından geçerek dolabın içine girdik. Hatta içinden de geçip arkasına. Hiç bilmediğim bir yerdeydik. Sonradan öğrendim haftalarca babamın yatak odasında çalışıp yapmaya çalıştığı şey burasıymış. İçeri girdikten sonra itinayla kapadı babam dolabın kapısını. Bir başka dolapla, dış dünyaya açılan dolabın varlığını da gizledi. Annem, babam, abim ve ben hiçbir penceresi olmayan bu küçük odadaki ilk günümüze başlamıştık.

Bir süre sonra saymayı bıraktım. Zaman zaman dışarıdan, bazen de evin içinden ses geliyordu ama biz yaşadığımız küçük odada sesimizi çıkarmadan oturuyorduk. Dışarıya çıkmaya izni olan sadece babamdı. O da zamanının çoğunu bu küçük, soğumaya başlayan havayla birlikte bu kesmeye başlayan odada birlikte geçiriyordu ta ki yiyeceğimiz bitene kadar. Yiyeceğimiz bittikçe daha çok dışarıya çıkmaya başlamıştı. Bazen gidiyor saatlerce gelmediği oluyordu. Zaman zaman güne uzadı bu yokluklar ve bir süre sonra onu hiç görmedik.

Ardından annem çıkmaya başladı dışarıya. Çoğu zaman yiyeceksiz ve sefil bir halde dönüyordu geriye. Ama onun geri dönüyor olması yiyecekten daha önemliydi bizim için. Bir gün makyajlı ve elinde bir poşet yiyecekle geldi. Bize sıkı sıkı sarıldı ve dışarı çıkmamızı tembihleyerek çıktı. Artık bir süre yiyeceğimiz vardı ama annemiz yoktu. Abimle birlikte sarındığımız battaniyeler de ısıtmamaya başlamıştı bizi. O gün son gelişiydi. Ömrüm boyunca onu hep öyle güzel hatırladım.
Ardından abim gitti. Saatlerce geri gelmiyor karanlık odada onun hayali ile oynuyordum. Çoğu kez eli boş dönüyordu zaman zamanda küflenmiş bir parça ekmek, sararmış suyla. Aramızda üç yaş fark vardı ama her geri döndüğünde biraz daha büyümüş olarak çıkıyordu karşıma. Bana dışarıda olan biteni anlatıyordu. Ne yapıp yapmamam gerektiğini. Merakla anlattıklarını dinliyor, olan bitene anlam vermeye çalışıyordum. Ve sonunda o da gitti gitti ve bir daha geri dönmedi.
Birkaç gün sonra dolabın arkasından sesler gelmeye başladı. Konuşmalar, oyun oynayan bir çocuğun cümleleri. Merakla kulağımı duvara yaslıyor ve kendimi duvarın arkasında o çocuğun yerinde hayal ediyordum. Vücudum susuzluktan ve açtıktan bitkin düşmeye başlamıştı iyice… Dışarı çıkamıyor, korkuyordum. Bende bu küçük odada gidecek ve bir daha geri dönmeyecektim…