Karantina döneminde yada her zaman izleyebileceğiniz yada izlemeyebileceğiniz on içerik 2. Bölüm

Serinin ikinci bölümünden herkese merhaba. Ne güzel bir giriş yaptım değil mi? Bu arada düşünmüyor da değilim acaba bunları yazmak yerine makaleler köşe yazıları mı yazsam. Bilemiyorum, o kadar sıkkınım ki, bu olaylara o kadar anlam veremiyor bir değer yükleyemiyor ki, insan görünümünde bir droidten farksız gibiyim. İnsanlardan uzak kaldıkça insanlığımızdan oluyoruz. Gerçi insanlarla oldukça da kaybediyoruz o da başka bir mesele. Sanıyorum her türlü kaybediyoruz. Mühim olan kimseye zarar vermemek.
Genel olarak saçmalamamı da yaptıktan sonra başlayalım o zaman.

W – Two Worlds Apart

Kore yapımı dizi biraz gerçeklikle oynarken aynı zamanda elinden romantizmi de bırakmamış klasik olarak. Klasik diyorum K-Dramalarda aşk olmazsa olmaz son dönemlerde. Bu hikaye de Yeon-Joo ve Kang Chul ana kahramanlar. Aslında dizi olarak hikaye buna odaklansa da asıl kahraman Yeon-Joo’nun babası. Kendisi Kore’nin en çok okunan webtton’unun çizeridir ve bu webtoon uzun yıllardır devam etmektedir. Ancak webtoon’da olan olayların istediği gibi gitmediğini anlayan çizer ana karakter Kang Chul’u öldürmeye çalışır ama her defasında başarısız olur. Bir gün ortadan kaybolunca kızı Yeon-Joo onu aramaya başlar ve bir gün o da çizim tableti üzerinden çizgi romanın dünyasına çekilir.

Bu kendi dünyasının bir kopyası gibidir ve gerçek hayatta burada yaşananlar webtoon’un bir bölümü olarak ortaya çıkar. Yeon-Joo ve Kang Chul burada karşılaşırlar ve aşık olurlar. Yeon-Joo zaten gerçek hayatta zaten Kang Chul karakterinden hoşlanmaktadır.
Tabi bu arada işler karışır ve iki dünya arasında sorunları çözmek için gidip gelmeye başlarlar.
Bir yere kadar meraklandıran sonra kendini tekrara sokan bir dizi W. Ana tema aslında kaderi değiştirebiliriz fikrini savunuyor ama tekrarlar ve aşk meselesi bu fikrin önüne geçmiş.

Dirk Gently’s Holistic Detective Agency

Şöyle zamanda git geller olan biraz kafa karıştıran ama eğlenceli bir dizi isterseniz bu dizi tam sizlik. Dizi Douglas Adams’ın aynı adlı romanından uyarlanmış.

Her şey Todd Brotzman’ın kendini “holistik dedektif” olarak tanıtan Dirk Gently ile tanışmasıyla başlıyor. Tabi böyle bir karakterin dedektif olduğuna diğerleri gibi siz de inanmıyorsunuz ama iş öyle bir hal alıyor ki acaba mı diyorsunuz. Dirk ise sadece bir şekilde birbiri ile bağlantılı olayları incelemeye alıyor. Tabi bu arada “Blackwing Projesi”ndeki çocukardan biri olduğunu öğrendiğimiz Dirk hem onun peşindekilerle hemde aynı dönemde beraber üzerinde deneyler yapılan ve onu öldürmeye niyetli bir seri katil ile uğraşmaya başlıyor.

Dizi iki sezon ve ikinci sezon sonunda iptal edilmiş. Ama kafa dağıtan eğlenceli bir dizi. Eh izlemeseniz bir şey kaybeder misiniz bilmem ama daha kötülerini de izlemişizdir. Bu arada Elijah Wood baş rolde. Meraklısına not.

Güzelliğin Portresi

Nedense bu filmi daha önce yazmamışım. Gerçi izlemem biraz vakit aldı ve arada kaynamış. Türkiye’nin cinsiz korku filmi diye lanse edilmişti bu film. Oyuncu kadrosuna baktığımızda çok şey de vaat ediyordu. Hep böyle geçmişli bahsediyorum çünkü film benim beklentimin oldukça altında kaldı. Tamam cinli korku filmi yapmayacağız dediniz ama klasik Amerikan korku hikayesini de alıp bize evirmeseydiniz iyiydi.
Oyunculukları fena bulmamakla beraber cast konusunda sınıfta kalmış diyebilirim. Senaryo üzerinde biraz daha uğraşmak gerekirmiş. Havada kalan ya da yakıştırmadığım bir sürü bölüm var. Biraz daha zengin, kültürlü aileye cini yakıştıramamış olacaklar hayalet yapalım demişler. Germeyen, tahmin edilebilir sonlu bir film.

Badla

 2016 İspanyol The Invisible Guest’in yeniden çevrimi olarak karşımıza çıkan film, gerilim meraklılarına iyi gelecektir. Gerçi ben ilk filmi izlememiştim ama bu uyarlama da fena değil ama beni büyülemediğini de belirtmek isterim.

Naina Sethi, iyi bir aileye sahip, genç ve başarılı bir iş kadınıdır. Yasak aşkı Arjun öldürülür ve onu öldürmekten tutuklanır. Avukatı onu savunması için meşhur savunma avukatı Badal Gupta’yı işe alır ve olayı çözmeye çalışırlar. Ancak Naina’nın be hatta Badla’nın da bazı sırları vardır. Hikaye ilerledikçe olaylar daha karışık bir hal alır.

Ala Vaikunthapurramuloo

Klasik bir hikayesi olan, komedi, aksiyon ne ararsanız olan bir film Ala Vaikunthapurramuloo. İsmini okumak kadar yazmakta zor. Babası tarafından sürekli eleştirilen ve horlanan bir genç yıllar sonra aslında kendisinin çok zengin bir adamın çocuğu ile hastanede karıştığını öğrenir. Aslında bu bilinçli bir olaydır. Derken genç bu durumu açıklar ve asıl ailesinin etrafında dolanmaya başlar. Amacı onlar tanımaktır. Tabi dışarıdan gözlemci olarak baktığında zengin ailesinin peşindekilerin onlara karşı yapılan üç kağıtların farkına varır. Tabi işler karışınca kendisi olaya el atar. Ses olsun diye izleyebilirsiniz bence.

NiNoKuni

Aynı isimli oyunundan uyarlanan anime bana çok etkileyici gelmedi. Ancak çizimlerini beğendiğimi söylemeliyim. Anlatılan hikayeye göre süresi bana uzun gibi geldi. Bir yerlerde eksiklik vardı ama nerede emin değilim.

Yuu ve Haru arkadaşları Kotona’nın garip bir şekilde rahatsızlanmasının ardından birden bire başka bir dünyada kendilerini bulurlar. Burada yeni dünyayı keşfe çalışırken aslında kendi dünyalarındaki kişilerin bu dünyada bir kopyaları olduğunu öğrenirler.

Kopyaları olmayan insanlar ise kendileri gibi gezginlerdir. Ancak bu dünyada bir savaşa hazırlanmaktadır. Arkadaşlarını kurtarmak için bu dünyayı da kurtarmaları gerekir. Meraklıları için izlenebilir bir anime.

The Queen’s Gambit

Son zamanlarda izlediğim en iyi Netflix dizisi The Queen’s Gambit. Hatta en iyi Netflix dizisi diyerek iddialı davranabilirim. Bence dizinin tek eksiği satranç sahnelerinin az tutulmuş olması bence oyunlara daha fazla odaklanılabilirdi. Bunun haricinde, oyunculukları, hikaye örgüsü, dramı oldukça yerinde olmuş. Eskiden satranç oynayan biri olarak beni fazlasıyla keyiflendirdi, merak ettirdi diyebilirim. Biraz geç izlediğim için de hayıflandım ama bitmesini de istemedim.

Dizi Walter Tevis’in 1983 yılında yazdığı aynı isimli romana dayanıyor. Romanın Türkçesi malesef henüz yok ama yakında basılacakmış. Bu kez geç kalmışlar. Normalde dizi çıkar çıkmaz hemen basarlardı ama sanırım satranç söz konusu olunca sanki biraz ortamı koklamak istediler.

Bence bu dizi son dönem izlenmesi gerekenler arasında bir numara sakın es geçmeyin derim. Hikaye sekiz yaşında bir yetim olan Elizabeth Harmon’un hikayesini anlatıyor. Elizabeth bir satranç dahisidir ve bu erkek oyununda erkekleri dize getirmiştir. Ama içinde bulunduğu o psikoloji 22 yaşında alkol ve uyuşturucuya kendini kaptırıp hayatına sekte vurmasını sağlar. Sonrası dizide.

Alice in Borderland

Gündemi hep geriden takip edecek değilim ya alın size taze bir dizi. Alice in Borderland her zamanki gibi bir mangadan uyarlanmış ve klasik manga öğrenileninin hepsini içeriyor. Biraz kurgu olarak Gantz’ı hatırlatsa da her şeyin birbirini hatırlatması gayet normal.

Diziyi uyarlama olarak oldukça başarılı budum. Acaba Mangası nasıldır diye merak ettim. Boş bir vakitte okumayı istiyorum.

Bir grup ne olduğundan habersiz bir şekilde birden bire Tokyo sokaklarında yalnız kalıyorlar.

İnsanlar ortadan birden kayboluyor. Derken hayatta kalmak için çeşitli oyunlara katılmaları gerektiğini öğreniyorlar ve tek çareleri bu oyunu kazanmak. Aksi taktirde ölecekler. Oyunların ise zorluk derecesi var. Her oyunu kazandıktan sonra sana bir yaşama süresi veriyorlar ve bunu yeni oyunu kazanarak uzatmak zorundasın aksi takdirde sonuç ölüm. Ana karakterimiz Arisu ise bu oyunun yaratıcısını bulmak için arkadaşlarıyla oynamaya devam ediyor.

İlk sezon itibariyle buranın paralel bir dünya mı, yoksa sanal gerçeklik mi daha verilmiş olsa da bulmacaları karakterler ile birlikte çözmeye çalışınca oldukça keyifli bir izlenim sunuyor dizi. Meraklısı için tavsiyemdir.

Girl from Nowhere

Tayland semalarından korku antolojisi olan Girl from Nowhere beni çok arada bırakan bir dizi oldu. Sezonun yarısı güzel giderken sonraki yarısı biraz kabak tadı vermeye başladı. Bu arada bir iki hikaye hariç dizinin her bölümü farklı bir olayı anlatıyor. Yani oturup sırayla izlemenize gerek yok. Karışık olarak bölümleri izleyebilirsiniz.

Afişte gördüğünüz ablamızın nereden geldiği, kim olduğu , in mi cin mi hiç belli değil. Her dönem bir liseyi ziyaret ediyor ve oradaki kişilere kötü bir şekilde ders veriyor.

Ders verdikleri kişiler ise bir şekilde bilinç altlarında kötü olan onları gizleyen yada gerçekte zaten kötü olan kişiler. Aslında bu abla onların içindekini ortaya çıkarıyor. Yine meraklısı için izlenebilir diyeceğim. Genel olarak izlenebilir bir dizi.

Scream

90’ların kült filmi Çığlık’ın dizisi olmazsa olmazdı. Tabi dizinin arkasında da Wes Craven var. Bana dizi çok gerekli mi sorusunu sordururken bazı bölümleri hızlıca geçtiğimi hatırlıyorum. Zaman zaman sıkılmadım desem yeridir. Hatta kararkterlerden birine böyle bir filmin dizisi mi olur gibi bir konuşma yaptırarak daha dizinin başında kendilerini aklamaya çalışmışlar.

Evet böyle bir filmin dizisi olmaz olursa da böyle gereksiz bir şekilde uzar ve sıkar. Slasher filmler anlıktır geçicidir. Olup biter. E siz böyle bir konuyu tutar dizi yapsanız insanları sıkarsınız. Uzatacaksanız Ash vs Evil Death gibi bir formül uygulamanız lazım.

Tabi bu yapımın MTV yapımı olduğunu düşünürsek bu imkansız. O yüzden diziye erkenlik eklenip müzikler ön planda tutulmuş. Burada anlam veremediğim bir kurgu olay örgüsü çıkmış ortaya. O kadar çok şey yazdım ki özetlemek istiyorum. Bence olmamış. He yaşları geçkin ama liseli olan her türlü abuk işlere bulaşan liseliler istiyorsanız izleyebilirsiniz o zaman sıkıntı yok.

Yorumlar

Siz ne düşünüyorsunuz?