Koci Suzuki’yi tanıyan bilir. Meşhur “Halka” serisinin yazarıdır kendileri. 1957 Hamamatsu-Japonya’da doğmuş, Keio Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun olmuş kendileri. 1990 yılında yazdığı, on bin yılı aşan bir kadın-erkek aşkını anlattığı Rakuen adlı eseri Japonya Fantastik Edebiyat Nobeleri Büyük Ödülü’nü kazandırdı (Bu kitap için Doğan Kitaba mail attım). 1993 Halka, 1995 Sarmal, 1998 Düğüm, 1999 Doğum Günü adlı kitaplarıyla Halka ile başlamış olduğu seriyi tamamladı. Hideo Nakata tarafondan çekilen Suzuki’nin uzun öyküsü Dark Water Fransa’da 2003 Gérardmer Uluslararası Fantastik Filmler Büyük Ödülü’nü kazandı. Halka ve serisinin akıbetini yazmaya hiç gerek yok. Ben ise geçtiğimiz haftalarda Halka, Sarmal, Düğüm, Doğum Günü dörtlemeyi birdim. Her zaman olduğu gibi filmlerde aslına sadık kalınmamış ve final kitabı olan Doğum Gününü okuduğunuzda hayal gücünüzün bir yerlere erişmekte zorlandığınızı hissedebiliyorsunuz. Aslında gördükleriniz bir yanılsamadan ibaret. Kitaplara şöyle bir değinirsek Halka’da Amerikan saldırılarının eşiğinde doğmuş büyümüş biri olarak içindeki şiddeti karakterine akıtıp insanları öldüren bir virüs ortaya çıkarmış. Bu virüsü 2005 yılında BBC’ye verdiği röportajda şöyle anlatmış: “Kitabı yazmaya başladığımda, aklımda bir virüs fikri vardı. Ancak bu virüs nasıl bulaşabilirdi? Gözlerim, çalışma masamın üzerinde duran videokasete kaydı…” ve kaseti izlendikten bir hafta sonra ölen insanlar. Kıyım başlamıştır ve bir karaktere bürünmüştür. “Tanrı ve şeytan, vücut hücreleri ve virüs, erkek ve kadın, hatta ışık ve karanlık bile çok eskiden tek vücut halindeymiş.” (s. 286, Halka)
Aralarında kendi yeğeninin de bulunduğu dört gencin, aynı gün, aynı saatte, belirlenemeyen bir nedenle ölmesi olayının peşine düşen dergi muhabiri Kazuyuki Asakava, dört gencin ölümlerinden tam bir hafta önce bir tatil köyünde birlikte konakladıklarını tespit eder. Aynı yere giden Asakava’nın eline dört gencin orada birlikte izledikleri bir videokaset geçer. Kendini nasıl bir sürprizin beklediğini bilmeyen Asakava, kaseti izler. Kaset bir uyarıyla son bulmaktadır: “Bu kasedi izleyen kişinin kaderi bir hafta sonra ölmektir…”
Asakava farkında olmadan izlediği kasetin bir lanet taşıdığını anladığında iş işten geçmiştir. Üstelik, lanetin nasıl bozulacağının anlatıldığı son bölüm silinmiştir. Kendi başına bu işin içinden çıkamayacağını anlayan Asakava, lise yıllarından arkadaşı Takayama’nın yardımıyla kasetin esrarını çözebilmek için müthiş bir kovalamacanın içine girer. Üstelik, karısı ve küçük kızı da kaseti yanlışlıkla izlemiştir. Artık, yalnızca kendisinin değil, tüm ailesinin ölümden kurtulması, esrarı zamanında çözmesine bağlıdır. (Doğan Kitap)
İkinci kitap Sarmal da ise Suzuki ölümsüzlüğü sorgulamaktadır.
Küçük oğlunu bir deniz kazasında yitiren otopsi uzmanı Dr. Ando’nun adli tıp enstitüsündeki günü sıkıntılı bir görevle başlar. Çünkü nedeni belirlenemeyen bir şekilde ölen, üniversite yıllarından yakın arkadaşı Ryuci Takayama’nın otopsisini yapmak zorundadır. Otopsiyi tamamlayan Ando, cesedin karnını özenle diktiği halde, dikişlerin arasından dışarıya bir gazete kâğıdı parçası fırlar. Kâğıtta yazılı numara aslında bir şifreli olarak yazılmış bir sözcüktür: Ring…
Ando, otopsi günü tanıştığı, Takayama’nın öğrencisi Mai Takano’dan aldığı bilgiler ışığında, eski dostunun ölümünün ardındaki esrarı çözmeye girişir. Bu arada hiçbir haber bırakmadan ortadan kaybolan Mai’nin evine giden Ando, orada Mai’nin ablası olduğunu söyleyen esrarengiz bir kadınla karşılaşır. Kadın, Ryuci Takayama’nın da aralarında bulunduğu on bir kişinin ölümüne neden olan lanetli videokasetin mimarı Sadako Yamamura’dan başkası değildir. (Doğan Kitap)
Üçüncü kitapta biraz daha bilinmezlik ve o meşhur aslında yaşadığımız bu hayat bir kurgudan ibaretse cümlesinin tanımıyla karşılaşıyoruz. Suzuki burada varolan bir dünyanın yanılsamadan ibaret olduğunu, bu sürecin insanın evriminin bir parçası olup olmadığını sorguluyor. Tüm hastalıklar tüm virüsler bir bir evrimin parçası mı? Aslında bildiğimiz hikayenin kurgunun bir parçası olduğunu anlıyoruz.
Ya gerçeklik olarak bildiğimiz her şey kurgulanmış, sanal bir dünyadan ibaretse?..
Yakın gelecek. Fen bilimlerine meraklı ilkokul öğrencisi Kaoru Futami, dünyada yerçekimi anormalliklerinin yaşandığı yerler ile uzun ömürlü insanların yaşadığı köyler arasında bir bağ bulunduğunu keşfedince, bilimadamı olan babasından o yerlerden biri olan Amerika’daki New-Mexico merkezli çöllük alana seyahat etmek için söz alır. Ancak hemen sonrasında, babası kansere yol açan yeni bir tür virüs kaparak hastalanınca planlarını iptal etmek zorunda kalırlar.
Babasının hastalığı son aşamalarına geldiğinde Kaoru, artık tıp fakültesinde öğrencidir. Hastanede tanıştığı Reiko, Kaoru’dan hamile kalır. Ancak, Reiko da virüsün taşıyıcısıdır. O sırada virüs, geçirdiği mutasyonlar sonucu tüm dünyaya yayılmış, yalnızca insanları değil hayvanları ve bitkileri de tehdit etmeye başlamıştır.
O sırada Kaoru, babasıyla gitmeyi planladıkları uzun ömür köyüne giden birinin virüsü yenmeyi başardığını öğrenir. Kaoru, babasını, Reiko’yu ve doğmamış çocuğunu kurtarmak için yola çıkar.
Yolculuğu sırasında, babasının bir zamanlar dahil olduğu “on binlerce bilgisayarı birlikte kullanarak, sanal bir dünya programlayıp yaşamın evrimini ve olasılıklarını simülasyon yoluyla izleme amaçlı” Loop projesi çerçevesinde programlanan sanal bireyler Ryuci Takayama, Kazuyuki Asakava, Sadako Yamamura, Mai Takano ve Mitsuo Ando’nun, gerçek dünyayı kasıp kavuran virüsle bağlantılı olduklarını keşfeder. Bunlar arasında kilit isim Ryuci Takayama’dır. (Doğan Kitap)
Son kitap ise artık olayların son buluşunu anlatmakta. Evet her başlangıcın bir sonu vardır. Bir virsün çığrından çıkışını, var olan sanal gerçeklikler arasındaki olabilecek geçişler burada anlatılmış. Peki ya bir Halka ile başlayan, filmi koplayalınca ölmeme durumu, tüm insanlığa yayıldığında bu illet kasedin sonu mu gelecek? Bu ilk başta izleyicisinin aklına takılan bir soruydu. Elbette hayır insanlar gibi, tüm her şey de evrim geçiriyordu. Bu kasette evrim geçirmişti. Bir yerde evrim geçirmeye mahkumdu. Bir anda tüm dünya Sadako Yamamura olmuştu…
Mai Takano bir binanın havalandırma boşluğunda kendine gelir. Bakire olduğu halde hamiledir. Nasıl hamile kaldığını anlayamaz. Karnında taşıdığı şeyin ne olduğundan da emin değildir. Zaman geçtikçe neden orada olduğunu yavaş yavaş çözmeye başlar. O lanetli videoyu izledikten sonra, vücudunun içerisinde o “kötülük tohumu” gelişmeye başlamıştır. Nihayet doğum anı geldiğinde, sancılarının arasında “kötülük tohumu”nun ne olduğunun farkına varır. Ölümünün yaklaştığının da…
Lemonheart
Kasım 1990’da, 47 yaşındaki Hiroşi Toyama, gazete muhabiri Kenzo Yoşino’nun Sadako’yla ilişkisi hakkındaki görüşme talebini kabul eder. 24 yıl önce, 1966 mart ayında tiyatro topluluğunda ses teknisyenliği yapan Toyama, topluluğun yeni üyesi Sadako’yla gizlice çıkmaktadır. Ancak, bir gün Sadako’nun, aktörlerden Yuzo Şigemori’yi ayartmaya çalıştığını fark eder. Kıskançlıktan deliye dönen Toyama, ses kayıt odasında sıkıştırdığı Sadako’nun tahriklerine karşı koyamayarak karanlık odada onunla ilişkiye girer. O sırada kayıt ettiği ses kasetini, topluluktan dört kişi tesadüfen dinler. Toyama, o dört üyenin, nedeni belirlenemeyen bir kalp rahatsızlığından dolayı öldüklerini Yoşino’dan öğrenir…
İyi ki doğdun…
Reiko, kansere yol açan virüsün tedavi yöntemini bulmak için yola çıkan Kaoru’ya ne olduğunu öğrenmek için, Kaoru’nun çalıştığı “Loop Projesi” araştırmacılarından biri olan Tooru Amano’yla görüşür. Amano, Kaoru’nun öldüğünü, ancak aslında sanal gerçeklik dünyası “Loop”a ait olan Ryuci Takayama olduğunu ve orada yaşamakta olduğunu öğrenir. Amano’dan Loop’u görebileceği ekipmanları alan Reiko, Ryuci Takayama, yani Kaoru’nun ring virüsü yüzünden kanserleşen Loop dünyasını yeniden oluşturduğunu, aynı zamanda Sadako’yu yok etmek için taşıdığı virüs yüzünden kendisinin de ölüşünü izler. Kaoru’nun lanetli kaderi yenmek için canla başla savaştığını gören Reiko, çocuğu doğurmaya karar verir. (Doğan Kitap)
Büyük bir hayal gücünün bu dört cilde yansıması. Aslında bize lanse edilen o Halka filminin kurgusundan çok uzakta glişen olaylar. Nakata, yorumu için aynı şeyi söyleyemeyeceğim ama Amerikan versiyonu tamamen kendini kitaptan soyutlamış. Sanırım o kadar tutmamasının sebebi de bu.
Linkler:
http://www.dogankitap.com/yazar.asp?id=561
http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType= EklerDetay&ArticleID=887975&Date=18.07.2008&CategoryID=40
Siz ne düşünüyorsunuz?