Kubbenin Altında / Under The Dome – Stephen King

Kitap okumaya ara vereli uzun zaman olmuştu. Tabi buna tembelliğin yanı sıra, birbirine giren harflerinde etkisi büyüktü. Neyse ki gözlerimin önüne çerçevesini saymadığımda konulan bir cam harfleri karmaşıklıktan kurtararak, kendi karakterlerine bürünmesini sağladı. Sonrasında ikinci yapılacak şey ise, okumaya vakit ayırmak, okuma tembelliğini üzerimden atmaktı.

“Okumayan insan yazamaz da” demişler, bakınız King’in 1024 sayfalık son romanını okuduktan sonra nasıl şakımaya başladım. Tabi kitap uzun olunca benim gibi zaman yoksunu bir kişiliği de kitabı okuması uzun sürüyor. Ne yalan söyleyeyim okumayı da unutmuşum… Neyse ki ufak ısınma turlarından sonra yakalamayı başardığım azim an itibari ile kitabı bitirmemi sağladı. Tabi uzun zamandır okumuyorum desem de inanmayın siz,  araya bir kaç kitap sıkıştırmadımda değil yani…

Neyse benim kitap okuma maceralarımdan çok şu anda önemli lan bir kaç ay önce yayımlamış olan Kubbenin Altında kitabı. Stephen King bu kitabı 1976 yazmaya başlamış. İki haftada yaklaşık 75 sayfa yazdıktan sonra kitaba ara vermiş. 2007’de ise tekrar kitabın başına oturmuş, ancak eski metinleri elde yokmuş hatırladığı ise kitabın sadece giriş bölümüymüş ve kitap böylece canlanmaya başlamış.

Hikaye küçük bir kasabanın başından geçenleri anlatıyor. Tabi bir kasaba olduğu için yine oldukça fazla karakterler var. Tam da King’in sevdiği cinsten. Güzel ve sıradadan bir bahar gününde Maine’deki Chester’s Mills kasabası birden dünya ile ilişkisini keser. Bu ilişki kesimi acı da olmuştur. Bir çok kayıp vardır. Her iki taraftaki insanlar buna bir anlam veremez. Ordu bu görünmeyen kubbe şeklindeki bariyeri inceler ve ondan kurtulmak için çare arar ancak bütün yapılanlar boşadır.

Tabi kubbenin nasıl geldiğini bilmedikleri gibi, ne zaman gideceğini de bilmemektedirler. Hükümet, Irak’ta savaşmış kasabada aşçılık yapmakta olan Dale Barbara’yı yetkili olarak atar. Ancak kasabada ise Barbara’nın da önceden oğlu ile vukuatlı olduğu ikinci üye Koca Jim Rennie tarafından ele geçirilmiş durumdadır. Koca Jim elinde gücü tutmak uğruna her şeyi yapacak bir kişidir. Tabi hal böyle olunca kasabalılar arasında gruplaşma olmaya başlar.

Dışarıda günler ne kadar çabuk geçiyorsa da, kubbe içinde günler o kadar yavaş geçiyordur. Hükümetten destekli Barbara, Koca Jim’in bazı kirli çamaşırlarını gözler önüne serer. Koca Jim ise, karşısına çıkanları teker teker ezmektedir. Bu arada hatırlatma yapmakta fayda vardır ki kitap bir haftalık bir süreyi anlatıyor ve aslında biz insanların bir birbirimizi nasıl yok ettiğimizi (yaşadığımız çevre de dahil) gözlerimizin önüne seriyor.

Tabi kalabalık karakterler, her birinin yer aldığı küçük hikayeler ve kubbe altındaki olayların kurgusu bizi içine çekiyor. Kitabın sonlarına doğru Stephen King beklediğimiz finalin dışında bir final veriyor bize. Evet, belki kalanlar için mutlu son var ama bizim beklediğimiz gibi olmuyor. Tabi, kesinlikle ayrıntıya girmeyeceğim.

Her bir karakter oldukça kendine özgü yazılmış ve belli bir yere kadar herkesten ve her şeyden şüpheleniyorsunuz. Bu arada kitabın filme alınacağı da söylentiler arasında (yoksa dizi mi desem http://www.imdb.com/title/tt1553656/). Zaten bu kitabın film olması biraz zor en iyisi dizi olmasıdır.

Okunmalı. King’in Mahşer’den sonra en iyi kıyamet kitaplarından…