Öncelikle filmin genel yapısından bahsederek başlamak istiyorum cümlelere. Filmin ilk dakikalarından itibaren aklıma gelen Lars and the Real Girl oldu. Fİlm bana neden böyle bir çağrışım yaptı bilmiyorum. Oysa ikisinin arasında tek ortak nokta, ana karakterlerden birinin şişme bebek olması. Kûki Ningyô kareleri birbirine bağlarken zorlanacağınız bir film. Fİlmin süresi boyunca bir şeylerin havada kaldığını hissediyorsunuz ancak bu sizi rahatsız etmiyor. Bazı soru işaretleri ilerleyen bölümlerde yanıt buluyor ancak havada kalan kısım da hatrıı sayılır çoklukta.
Öncelikle filmi klasik bir filmmiş gibi izlemekte fayda var. Her ne kadar giriş gelişme sonuç bölümleri olsa da alıştığımız bu düzlükte, bölümler arası atlayışta herhangi bir hareket olmadığı için, film sürekli aynı tempoda artıp, azalmadan devam ediyor. Bu durağan kareler ve hikaye içerisinde sıkılmak imkansız anlak burada devreye giren yönetmenin anlatım dili ve yakaladığı kareler. Bu arada oyunculuğun da hakkını vermek lazım.
Film yönetmenin de belirttiği gibi, şehir hayatının yalnızlığını anlatmakta. Bu anlatım direk anlatım haricinde imgeselliğe vurdurulduğu için, film bir o kadar ilginç ve bir o kadar anlaşılmaz bir hal alıyor.
Nozomi adlı bir şişme bebeğin hikayesini anlatıyor film. Sahibi Hideo, onun üzerine çok düşmekte ve gerçek bir insan gibi davranmaktadır ona. Hideo tüm yalnızlığını Nozomi ile paylaşır. Onu yıkar, giydirir, yemeği beraber yer ve gün boyunca lan biteni anlatır. Bu arada aslında Nozomi erkekler için ideal kadın formunu çizmektedir. Hideo ona o kadar düşkündür ki, üşümesin diye evden çıkarken üstünü örter, bütün gün evde sıkıldığını düşünerek onu gezmeye çıkarır…
Ancak Hideo’nun eve gelmesi ile şişme bebeklik görevini yerine getirmeye başlayan Nozomi bir gün gözlerini gerçek hayata açar. Tabi bir çocuk merakıyla oraya buraya saldırmaya başlar. Tabi bu saldırma şiddet içerikli değil merak içeriklidir. Bu gezileri esnasında kendisi gibi içi boş insanlarla tanışır. Bankta yaşlı bir amca ile konuştuklarında olayı daha iyi anlarız. Şehirde yaşayan tüm insanların içi boş zaten…
Nozomi yarı zamanlı olarak bir video dükkanında çalışmaya başlar. Burada gördükleri onun hayatı anlamaya çalışmasına yardımcı olur. Orada çalışan Junichi adlı bir gençle yakınlaşır, Junichi ona çok destek olmaktadır. Nozomi bir gün rafları yerleştirirken, düşer ve patlar. Hava kaçırmaya başladığında, Junichi olaya müdahale eder yarasını bantlar ve onu şişirir. Junichi’nin kahraman erkek imajı Nazomi’nin ondan daha da hoşlanmasına sebep olur ve evine giderler. Nazomi, Junichi’nin kendisini şişirirken aldığı zevki, tatması için onu da şişirmek ister. Ancak Junichi insandır…
Nazomi daha fazla sorgulamaya başlar, kim olduğunu nereden geldiğini. Eşi olarak gördüğünü Hideo’yu da kendisini başka bir şişme bebekle aldatırken görünce aklı iyice karışır. Bu arada ne olursan ol erkek aldatır imajının altını çizmekte ise fayda var. Nazomi en iyi cevabı üreticisinin, vereceğini düşünerek onu armaya koyulur. Sonoda onun tek olmadığını aslında insanlardan tek farkının geri dönüştürülebilir olduğunu söyler. İnsanları yalnızlıklarını örtbas etmek için anlık haz verici şeylere sarılmış şeyler olduğunu ifade eder. Tüketim toplumunda insanın yeri sadece budur.
Film bütün konuyu net bir şekilde anlatmamakla birlikte, bize anlatılmak istenen hakkında tüyolar veriyor. Fİlmin uzunluğu durağan sahneleri, işleyiği, değinmek istediği düşünceleri ile oldukça başarılı. Tabi bu film daha fazla derinleştirilip uzatılabilirdi ancak sanıyorum bir adım ötesi izleyiciyi sıkıntıya götürürdü. Şu halinin bile sıkıcılığını görsellik bastırmış. Doona Bae ise performansı ile tüm hissettirmeye çalışan duyguları verebilmeyi başarmış. Bence karakter için oldukça uygun bir seçim olmuş.
Yönetmen: Hirokazu Koreeda
Senarist: Yoshiie Goda (manga), Hirokazu Koreeda (senaryo)
Oyuncular:
Doona Bae | … | Nozomi | |
Arata | … | Junichi | |
Itsuji Itao | … | Hideo | |
Jô Odagiri | |||
Sumiko Fuji |
Linkler:
Siz ne düşünüyorsunuz?